Orta Asya siteplerinden savaşarak, atının başı devamlı dik ve batıya dönük olarak gelen Türklerin, sayısal olarak en küçük uç Anadolu Beyi Ertuğrul Gazi nin Oğlu  Osman Gazi 600 yıllık çınar fidesini ektiğinde fütühat hareketini öncelikli rum ellerini alırken ,600 yıl sonra çınar agacının budanmasının da ,önce  rumelleri tarafından gerçekleşeceğini, milyonlarca insanımızın soykırıma muhatap olacağını,göçe zorlanacağını,  düşünmüşmüy dü?

                 Eğer bu sorunun cevabı,evet olsaydı, Yunan ın 50 yılda Balkanlarda ve  Girit te yaptığını,Bulgarların 10 yılda yaptığını ,Sırpların 10 yıllarda yaptıklarını, biyolojik soykırımı, yüzlerce yıl boyunca Osmanlı, yörenin bir bir ileri gelenlerini yok ederek, tüm slav ırklarını ortadan kaldırabilirdi. Ortadan kakmadıklarına göre yukarıdaki sorunun cevabı elbette ''hayır'' olacaktır.

                Fethettiği alanlarda Sadece insan eksenli davranan ,aman dileyene uzanmayan ve bizzat fethedilen yöre halkının lojistik desteği ile hızlı hareket eden Osmanlı gerçek bir impator gibi davranmış hiç bir zaman yerel kitleyi asimile etmemiş bu konuda devşirmeler haricinde caba sarfetmemiş tir. Devşirme konusu önemli olmayıp,bizzat o çocuklara taltif olmuş hatta, bazı türk aileleri dahi çocuklarının iyi şartlarda devlet erkanında yetişmesi için cocuklarını hırıstiyan aile yanında göstermiştir.                

                Doğru imparotorluğun akıllı ve insani yöntemlerine karşı, Avrupanın özünde olan ve hiç bir zaman esasta mutasyona ugramayan, sadece  yöntemlerde çağdaşlaşarak ,1000 yıllık  düşünceleri -Türkleri geldikleri yere göndermekdir.   

                 Fransa da 1789 da Özgürlük- eşitlik nidaları ile göklere yükselirken, bu nidalar  kendi ülkelerinde CUMHURİYET YÖNETİMİ olarak hukuki ve felsefi gelişimlere yol açarken bunun aksi simetriği olarak bu anlayış  Osmanlı devlet şeklinde, vatan topraklarını koparmak olarak SİYASİ gerilemeler sonucu olarak ortaya çıkmıştır. 7 düvelin birleşip yerel unsurları osmanlıaya karşı kışkırtması,yetenek olmadığı halde onların devlet yönetinmediki yeteneği gibi gösterilirken bizim yöneticilerimizinse beceriksizliği olmuştur. Böyle soysuz ve soykırıma dayanak yetenek tarihin hiç bir döneminde hiç bir türk devletinde olmamıştır.

                  Öyle ki devlet kuracak demografik yapısı siyasi gücü ve ordusu dahi olmayan Bulgarlar-Yunanlılar-Makedonlar Sırplar hırvatlar Arnavutlar,Türk soyunu  kana boğarak yokederek homojen nufus yapısı oluşturmaya çalışmış ve İngiliz ve ağırlıklı olarak rus destekli bu çalışmalar başarıya ulaşmıştır. savaş yeteneğini kaybeden milyonlarca Türk insanı anadolunun muhtelif yörelerine yerleşmek zorunda kalmıştır. Hatta bizim iş bilmez bazı yöneticilerimiz bu 600 yıllık osmanlı çalışmasını 1980 li yıllarda kapıları Jivkov dan kaçan göcmenlere açarak  batıya hizmet etmiştir..

                   Yunanlılar, bugünkü coğrafyalarında ve  Girit adasında %50  türk olan  halkı ,  soykırım,ekonomik boykot, adayı askersizleştirme gibi yöntemlerle 100 yıl da Türksüzleştimiş ve yunanlılaştırmıştır.Sadece İtalyan tabiyetine geçen türkler adada kalırken Batı Trakya da ise  barış döneminde uluslararsı hukuk normlarına göre mübadele kapsamına uymayan türkler kalmışlardır..Günümüz de aynı yöntemler Kıbrıs ta uygulanırken Kıbrıs Yunanlaştırılmaya çalışılmaktadır.

                   Doğru imparatorluk Osmanlının zagreb Üsküp  gibi %100 türk şehirleri bulunan ve Tutkalla oluşturulan Yugoslavya  bozuk demografik yapısı ile  20 yüzyılın sonunda birbirinden ayrılmış ve Tam bir sırp zülmü  ve soykırımı insan haklarının merkezi gibi gözüken Avrupa da günümüzde yaşanmıştır.

                   Batının , doğru imparatorluk Osmanlı üzerinde yaptığı sondan önceki operasyon, 20 yüzyılda müslüman arap tebanın Osmanlı dan koparılmasıdır. Tüm bunları yapan batı kendini çok dirayetli ve bilgi toplumu olarak gösterirken zamanın yöneticilerini sütü bozuk hain olarak göstermiştir. Tüm bu topraklarda 600 yıl boyunca kardeş-kardeş yaşayan teba Osmanlı dan sonra elinizi attğınız yerde kan içinde yaşamak zorunda kalmıştır.

                    Tüm bu  operasyonu tarih derslerinde Türk çocukları na 1789 Fransız devrimi ile  oluşan ve sadece osmanlı topraklarından ayrışma sonucunu doğuran  tabii bir netice gibi gösteren  milliyetçi düşünce tezahürleri olarak açıklanmıştır. Ama bu tezahürler kendini bir türlü Fransa da göstermemiştir. Neden ? Fransanın korsikalı cermen  alpin ve basklardan dan olusan karışık nufus yapısı ayrı devlet olarak neden ortaya çıkmamıştır ? Yada bu milliyetçi akımlar neden ? 100 lerce şehir devletinin son yüzyılda oluşturduğu İtalyanın   bölünmesine  değilde birleşmesine yol acmıştır , Belçikada üç dil konuşan  milletin neden ayrı bagızlık taleplerinde bulunmamıştır yada neden 3 dilli hollandada  ayrı bagımsızlık nidaları duyulmamıştır. İngiltere de kedi köpek gibi biribiri sevmeyen iskoclar galliler anglosaksonlar ayrışmamış aksine aynı kraliçeye baglı kalmışlardır.?

                         Çünkü ; DOĞU ROMA İMPARATORLUĞUNU YIKAN VE BATI ROMA İMPAROTORLUĞUNU YIKMAK ÜZEREYKEN son anda vazgeçen  DOĞRU İMPARATORLUK osmanlı ve Türk geldiği yere döndürülecektir. Batının tek ve nihai hedefi budur.Orta çagda Krala karşı varlık mücadelesini sürdürmek isteyen KİLİSE  o zaman fakir işsiz inanclı insanların inancını ordu şekline dönüştürerek krala  karşı dahi güç gösterisinde bulunmuş egemenliklerinin devamı için guruhları toplamıştır. Bu gun haclı seferlerini bu guruh olarak düşünmek sadece abesle iştigal etmektir. Ordu komutnlarının  yerinin finans uzmanları müteaahit işadamları almış biçim ve şekil değiştirererek biz gibi görünenrek benliklerini koruyan çağdaş yöntemler geliştirmişlerdir.

                        Kutsal toprakları hiristiyan egemenliğine almak isteyen haclı seferleri özde aynı esasla devam ederken, yeni  yöntemler geliştirerek yoluna devam etmektedir. Asıl olan ve Türklere düşen görev ataklara karşı atak verecek öz türk cocuklarının devlet içinde egemen kılınmasıdır.

( Doğru İmparotorluğun Çöküşü başlıklı yazı HALİLİ tarafından 18.06.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu