önceki günden ilaçlardı tohumu
hazır eder çift süreceği edevatı
sabahın er vaktinde tutardı yolu
bir şevk ile türkü söyleyişi vardı
gökyüzünden rahmet, yeryüzünden bereket
yüzü güler, bize manevi değerler aşılardı
mendilini gölge eder başına,
üstüne de sekiz köşeli şapka
herkesten önce doldururdu tutamı her defasında
bir şevk ile orak çalışı vardı
gökyüzünden rahmet, yeryüzünden bereket
yüzü güler, bize manevi değerler aşılardı
beklemezdi gelecek var, tarlamız uzak
elimi bırakmaz bayır aşağı, koşturarak
herkeslerden önce varıp tırpanlayarak
ekini yere bir serişi vardı
gökyüzünden rahmet, yeryüzünden bereket
yüzü güler, bize manevi değerler aşılardı
birkaç deste birden omuzlardı yığına,
gün gelip yığını sarar kağnıya
öküzler yüklendi mi boyunduruğa
“ho oğlum ho” diye bir seslenişi vardı
gökyüzünden rahmet, yeryüzünden bereket
yüzü güler, bize manevi değerler aşılardı
kaşırdı düğende dönen beygiri
yoldan geçenlere su eletirdi
kimi görse illa selam verirdi
“uğur ola” diye bir esenleyişi vardı
gökyüzünden rahmet, yeryüzünden bereket
yüzü güler, bize manevi değerler aşılardı
çuvallar serpine, değirmene, pazara
şeker, düdük, pontur, çorap-bapba
alınmış alınmamış umurumda mı baba
kucaklayıp bir havaya atışı vardı
gül yüzünde gülücük, ömrümüze bereket
babam Allaha herkesten daha yakındı