EY CAN-13 ……………………………………………..Nuri PAKDİL’e İthaftır
Ey Can!..Yoruldum, olandan bitenden.. Artık kendi köşeme çekilip dinlenmek isteğim, hoş karşılana. “Yaşam” denilen hayata bakarken su gibi akıp gittiğinin farkında mı, insanlar? Ben yarım asrı geride bıraktım, geride kalan ömrümde değişiklik olacağını sanmıyorum, açıkçası.
Ey Can, etrafımız çevrili birçok hileyle oyunla. Artık yenilgiyi kabul etmek zorundayım, şahsım adına. Sana yazdığım mektuplarda bir şeyler yapmak istedim, kendi varlığımı ortaya koydum, serimden vazgeçtim; bir başkası dünya malından vazgeçmiyorsa ne yapabilirim?
Ey Can!.. Dünya malının bir kıymeti yok, aslında. Biz, bir kervana katılan yolcular olarak, yürüyebileceğimiz menzile ne kadar yakınız, bilemem. Ömrün nihayete erdiği noktada yaşam sermayemiz bitecek ve kervan yine yoluna devam edecektir.
Bu kervanda yitip gidenlerin hatırlanması için bir şeyler bırakmak lazım gelir ki elimizden gelen, yazdıklarımız, kalbimizden satırlara yansıyanlardır, ancak. Gel gör ve benim içinde olduğum susuzluğu dindirecek pınarları bırakın, vahalara bile istimlâk konuldu.
Benim elimi attığım ne varsa birdenbire ortadan kayboldu.
Ey Can!.. Benim çaresizlik içinde kıvranacağımı zannedenler, büyük yanılgı içindedir. Benim, kendilerinden bir yudum su isteyeceğimi sanıyorlarsa aldanıyorlar, bir lokma için ben, idealimi satacak kadar düşkünlük içinde olamam.
Ey Can!.. Kendi iç dünyamda elimden geldiği kadar metanetliyim, bırak beni savruk, laf dinlemeyen, asî ve asî olduğu kadar inatçı bilsinler.
Ben, kendilerinden hiçbir zaman dünyalık için mevkî-makam istemedim. Onlar, bilirler ki bu benim fıtratıma terstir ve dahi ölüm döşeğinde olsam bile onları sevindirtecek bir şey yapmayacağımdan emindirler.
Ey Can, yenilgiyi kabul etmek de bir erdemdir ve ben, bununla avutuyorum, kendimi. Onlar, beni bilmezlikten saydığı oranda daha bir güçleniyorum.
Ey Can!.. Ömür sermayeme sığdırdığım yazdıklarımı bir kalemle yok sayarsam bile varlığım, onları rahatsız edecek boyuta gelmişken, benim kalkıp sana mektuplarımı keseceklerimi sanır olanlara demem gerekenleri, bir başka mektuba tehir ediyorum.
Ey Can!.. Ruhumdan damıttığım heyecanı, her şeye karşı karagözlülüğü fıtratımla birleştirince çekinir olma halleri, kendilerinde bir ürperti uyandırmaya devam edecek.
Ey Can!.. Kasem ederim ki bu mektupları yazarken karşımda müşahhas bir kişi yok ve yazdıklarım sadece gökyüzüne yükselen feryadımın sessiz bir çığlığıdır.
Beni bundan mahrum etmek isteyenlerin varlığı, hiçbir zaman tarafımdan kaale alınmamış ve alınmayacaktır. Ben, kaç kez belirtsem de bilirim, kalbinde kötülük taşıyanlar, var oluşlarının gayesi gereğince kendilerince bazı varsayımlarda bulunacaktır.
“Ben” ifadesini “enne” manasında hiçbir zaman kullanmadım; “Ben” derken, seni de bu ifade içinde biliyor ve birlikteliğimizin nişanesi olarak seni, birin yanında başka bir olarak tahayyül ediyorum.
Biliyorum, bu birler artacak ve ortaya çıkacak birler, kendilerini güçlü bilenleri huzursuz edecek. Zaten değil mi ki bu huzursuzluk, bizim için huzurdur.
Ey Can!.. Yenilgiyi kabullenmek, başka bir muzafferiyete kapı aralamanın işaretidir. Eğer yenilgiyi kabullenirse insan, karşısındaki rakibini tartma, ölçme işini iyi yapar. Bu yenilgi, bize olan ihanetin bir belgesi olarak gönül defterimizde durmalı ve zamanı gelince gerçek sahibine bu yenilgi, eksiksiz iade edilmelidir.
Ey Can!.. Yenilgiye doymamak lazımdır. Her yenilgi, başka bir kavganın zeminini hazırlamadıkça, ruh dünyasında kişi, kendisini perişan sanır.
Ey Can!... Bak, ben bu yüzden okey oynamıyor ve collalı içecek tüketmiyorum.
Biliyorum, bunca satırlardan sonra en önemli bir satırda yoğunlaştırdığım düşüncemi, anlamakta zorluk çekersen tekrarlayayım: Okeye ve colalı içeceklere son!..
Ey Can!... Diyebilirsin ki globalleşen dünyada kendine iki düşman olarak seçtiğin bu mu?
Ey Can!... Emin ol ki bu da benim için önemli bir zaferdir. Lakin karşımda duranlara karşı kendimi savunmam, ancak onların ürettiğini tüketmememledir.
İçinde olduğumuz bu Ramazan Ayı’nda iftarımı cola ile açmama cevaz verenlere bakıp acıyorum. Buna yerli içecekler dahil. Kendileri ne yaparsa yapsın.
Ey Can!.. Tebessüm edersin, bıyık altından ve bana evimde kullandığım diğer yabancı marka ve yerli patent altında diğer aletlerle edevatları, cihazları işaret ettiğini biliyorum. Keşke evime gelip bir baksaydın ve kararını ona göre verseydin. Dört duvar arasında bir bilgisayardan başka bir şey bulamayacağından emin ol.
Ey Can!.. Unutmamanı isterim ki biri zaman hırsızıdır öbürü sıhhate marazdır. Eğer bunları terk edersen, başka terk edecekleri de kendin bulacaksın. Bundan eminim.
Farklı coğrafyalarda yaşayanlar olabiliriz -ki bu büyük bir ihtimaldir- sen dediklerimi muhakkak uygula ve nefsine bunu ezberlet: Okeye ve colalı içeceklere boykot!...
Bu boykot, ömrü boyu olsun ki tarihe ismimiz geçmeli ve dahi biz böyle anılmalıyız.
Her gün enflasyona yenik düşse de biriktirdiğimiz paramız, colalı içeceklere gitmesin. Okey oynarken dikkat etmen gerekeni de hatırlatayım, sana: Masada oyun oynarken colasız içeceklere de dikkat!... Yoksa benim okeye, zaman öldüren oyunlara karşı bir anti-patim yok. Unutmamanı isterim ki okeyi bir yana bırak ve colalı içeceklerle onların kardeşlerine dikkat et!..
Ey Can!... belki bu mektubumu okuyan kimseler, beni ömürlerinden çaldığım beş-on dakika için affetmeyebilir. Hakları geçmişse helal etsinler. Bilirsin kul hakkı ile başka bir dünyaya göçmek, bize yakışmaz. Onlara da yakışmayan, kendilerine ait olamayanlardır, hayatlarının süsü olarak bildikleri ne varsa onlardır.
Ey Can!... Bu gün iftar vakti yaklaşınca televizyon reklâmlarına baktım- televizyon üreticisinin yabancı olmadığını bildiğim için televizyonu kullanıyorum- yine iftarı cola ile açın uyarısı var. Bu ne kadar reklâm olursa olsun, sürekli yayınlandığı için, insanın şuuraltında kendisine yer buluyor. Ben, kendime ait bildiğim televizyon kanallarında da bunu gördüm.
Ey Can!... Yoğun reklâm bombardumanında kalmışız. Sen, onların her dediğini yapmazsın bilirim. En azından bu işe colalı içecekleri tüketmemekle başla.
Ülke nüfusunuz kırk milyon ise colalı içecek tüketen ailelerin sayısı milyonlarla ifade edilir. Ben ve sen, bunu başaracak isek, ne mutlu bize. Bize katılanlarla birlikte göreceksiniz ki cebimizden çaktırmadan aldıkları değil çaldıkları paralar, gittikçe azalacak ve bunu cola fabrikaları kapatılıncaya kadar sürdürmek lazım.
Ey Can!.. Bırak bizi kendi içeceklerini boykot edenler olarak göstersinler. Onlar, kendilerini çok iyi bilmektedir ki bizim için yakıştıracakları ifadeleri kolaylıkla bulacaklardır. Bunlara, yerli kalemşörler yardımcı olacaktır, bundan eminim.
Fakir bir ailenin cılız fakat kanaatkâr iftar sofrasında colanın yerini her akşam, başka bir nimet yer alacak. Bu nimet yer almasa da o aile, colaya verdiği parayı, bir başka yoksula verecek.
Ey Can!.. Bilmekteyim ki bundan sonrası mektubum okunmayacak kadar sıkıntı verici hale geldi. Bak, yanı başımızdaki açlıktan kırılan ülkelere… Para, yardım, elbise, makarna, mercimek toplayan toplayana. Bence buna gerek yok ve yapılanlar, hesabıma göre çok sevimsiz. Her aile colalı içeceklere ayırdığı, günlük 2,5 Litre, aylık 75 Litre, yıllık 850 Litre colalı içecek parasıyla en azından Afrika’daki bir ailenin yıllık iaşesini sağlayabilecektir.
Var mısın, bizi gayr-i ciddî bulmayanlar, yarından itibaren ya da bu yazımızdan haberdar olduktan sonra üç cola kapağı getirene Afrika’da açlıktan kırılanlara, susuzluktan kahrolanlara bir makarna paketini, bizim adımıza şu Mübarek Ramazan Ayı’nda promosyon olarak ilan etsin ve biz hayır-hasenat için büfelere, konferans salonlarına, düğün salonlarına, çay bahçelerine, caddelere, sokaklara düşüp cola kapaklarını toplamaya başlayalım.
Ey Can!.. Rabbim, bizi bu hilelerden sakındırsın. Sakın ola ki buna fetva veren çıksa da buna uymayasın ve colalı içeceklere dair boykotu deldirmeyesin.
Globalleşen dünyada çok kazanma ve sömürme hırsı adına, haçları koltuk altlarında duranların yapamayacakları hile yoktur, bunu bilesin ve unutmayasın.
Ey Can!.. Sana sorulmayacağını mı zannettin: Sen bu colalı içeceklere yılda ayırdığın 1000 TL’den yana sorumlusun.
Ey Can!... Bak, yakın zaman içinde bir sigara içmeme boykotu da yaptık mı, kazanacağımız ikinci etap söz konusudur.
Ey Can!... Ben, bunları kuş dili ile yazarken, sen ne dediğimi anlamaktasın, umarım. Çünkü, yoruldum, olandan ve bitenden. Artık, bu pasif ve yasalar karşısında suç sayılmayan boykotu, hep beraber yapma adına seni yanımda görmek istiyorum.
Bu mektubumu okuyanlar, buna uymadığı takdirde, kendileri caddelerden, sokaklardan, büfelerden cola kapaklarını toplamak için kampanyalar açsın ve hakkımızda kötü düşünsün.
Ey Can!.. Muhabbet eksik olmasın, kalplerimizden. Colalı içeceklere karşı kararlı olma adına, dayanışmaya her gün bir kişiyi ihmal etmeyelim.
Ey Can!... Bu arada ilham aldığım Nuri PAKDİL’i de okumanı özellikle belirtirim. Çünkü kendisini okumam, bana bu satırları sana ulaştırmama vesile olduğu için, kendisine teşekkür borçluyum. Ben bir otel odasında bu mektubu yazdım ve sana gönderiyorum.