Evin yolunu tuttum, tuttum da, aklım yine ondaydı. Onu çok seviyordum. Benimle evlenirse çok mutlu edeceğimden emindim.
Zor bir gece geçirdim, karmakarışık rüyalar gördüm. Kim bilir? Belki de bu rüyalar ertesi gün olacakların habercisiydi.
O sabah uyandığımda artık kesin kararımı vermiştim. Ne olacaksa olacak, ama kesinlikle Leman’ a hissettiklerimi, kendisi ile evlenmek istediğimi açacaktım.
Sabahın erken saatlerinde yine her zamanki çay bahçesinde buluştuk. Dereden tepeden konuştuktan sonra,
-Dün akşam sana bir şey söyleyecektim. Ama “Sus” Dedin ve beni susturdun. Bu defa “Sus” Desen de “Susmayacağım” Leman dedim.
Yüzüme adeta yalvaran gözlerle baktı, “Bak Mehmet çok iyi bir insansın, çok iyi bir arkadaşsın, seni üzmek istemiyorum, ama ben sana hiçbir zaman başka türlü umut vermedim.” Dedi.
Bir an da her şeyi bitirivermişti. Söyleyecek söz bile bırakmamıştı bana…
Şaşkın gözlerle ona doğru baktım ve nedense herkes “Çok iyi bir insan olduğumu söylüyor” Ama sadece o kadar” Diyebildim.
O ise aynı şeyi tekrarlayarak “Çünkü gerçekten öylesin, o nedenle herkes aynı şeyi söylüyor” Sevip sevilmeye, yani aşka gelince, bir gün senin de karşına seni seven birisi mutlaka çıkacaktır” Dedi.
Acı bir şekilde gülümseyerek, bu yaştan sonra mı? Diye sordum.
“Neden olmasın “ Cevabını alınca yine zor da olsa gülümsemeye çalıştım.
Sonra birden aklıma gelen, belki de daha önceden bilinçaltında planladığım şeyleri anlatmaya başladım ve anlamsız bir tartışmanın içine girdik.
-Emekli olup ikramiyemi oğluma istikbali için vereceğim.
Sonra yazlığı satıp, bir dağ köyüne yerleşeceğim.
Odun kıracağım, ateş yakacağım, sevgimi yaşayacağım orada tek başıma…
Muhtemelen bu kış bu dediğimi yapacağım.
Dünyadan uzak herkesten uzak,
Yaşadığım yerde; televizyon olmayacak, bilgisayar, internet olmayacak, hiç bir şey hiç bir şey olmayacak, sadece ben ve sevdam olacak, yani hayalinle yaşayacağım.
Artık şiirde yazmayacağım, öykü de yazmayacağım.
*Belki bir de fotoğraf olsaydı iyi olurdu. Ama bir resmini bile esirgendin benden...
-Fotoğraf mı? Diye sordu, Leman
*Evet bir dağ köyünde sadece hayalinle yaşayacağım, oysa büyütüp duvara asacağım bir fotoğraf olsaydı belki daha kolay dayanırdım.
*öyle olsaydı hiç unutamazdın
*işini bırakmayacaksın
*oğlun için çalışmaya devam edeceksin
* Alacağım ikramiye onu okuturda evlendirirde…
* Ben yok um artık Leman
*Yok um…
*Ne olursa olsun?
*varsın
*ve hayattasın
*bunu asla değiştiremezsin
*Değişti bile
*Tüm zorluklara göğüs germelisin..
*Bunu oğluma anlatacağım, en kısa zamanda.
*Neyi ?
*Beni anlayışla karşılayacaktır
*Yazlığı satıp, emekli olup, tek başıma, bir dağ köyüne yerleşeceğimi.
Çocuğun kafasına karıştırma,
*Hatta ona belli bile etme
*Neden diye soracak sana?
*Ben bu güne kadar hep başkaları için yaşadım Leman,
*eski eşim için
*oğlum için
*kardeşlerim için
*vesaire
*Şimdi herkesten
*her şeyden uzak olmak istiyorum artık.
*Bundan sonra kendin ve oğlun için yaşayacaksın ta ki o evlenene kadar bunu yapmaya mecbursun sen bir babasın..
*Buna hiç kimse engel olamaz
*Artık ben ne babayım, ne anayım, ne de yar, evet oğlum benim her şeyim, ama ona hayatını idame ettirebilmesi için gereken her şeyi yaptım.
Yine de yapacağım, sadece bedenim onun yanın da olmayacak.
*evladın için bazı şeylere katlanmak zorundasın o senin bir parçan
*babasın
*baba
*Parça parça bir babadan
*Kimseye hayır gelmez
*O da yolunu çizsin hiç değilse.
*Şu an yanında olsam bir tokat yerdin benden *Kendine gel!
*Kendimdeyim, hiç bu kadar, kendim de olmadım ben,
*Kimseye hayır gelmez artık benden, hiç değilse, alacağım ikramiyenin oğluma bir faydası dokunsun.
Başka bir şey anlatma istersen…
*Bir şey anlatmıyorum
*Ama yarın ilk işim oğlunu aramak olacak
*Seni benim yerime silkelesin
* Böyle bir şey yaparsan, oğlum bir daha babasını hiç göremez
Ne oğlum, ne de bir başkası…
*saçmalama
-Hele bir dene, vicdanın elverecekse,
*Eline ne geçecek?
-Ölümüme sebep olursun…
*Bu dünyada çektiğin acı gittiğin yerde kat be kat fazla olur bunu unutma!
-Hiçbir şeyin önemi yok, merak etme, ben oğluma gereği gibi anlatırım her şeyi…
Ona anlatmak benim görevim.
*Gereği gibi derken?
-Merak etme senden bahsetmeyeceğim, sadece, yalnızlığı ve doğayı seçtiğimi söyleyeceğim oğluma.
*uyarmak da benim görevim
*Elbette teşekkür ederim. Beni uyarabilirsin, ama oğlumu asla…
*Sana dikkat etmesi konusunda uyarırım
*Diyorum ya, büyük bir yanlış yaparsın, altından kalkamayacağın bir yanlış yapma sakın.
Tamam Mehmet Nasıl istersin, sustum.
*Aslında belki de bunları sana anlatmamam lazımdı. Tam olarak neden anlattığımı bilmiyorum.
Ama en azından, bu adama ne oldu, nerelere kayboldu, diye merak ederdin belki, şimdi bütün senaryoyu biliyorsun artık. Rahat ol, böyle bir hayat emin ol iyi gelecek bana, ben iki kere aşık oldum, iki kere ölümüne sevdim. Ama ne yazık ki, sevilmedim.
-Hoşça kal Leman
-Hoşça kal Mehmet
Leman hanımın söylediği “Hoşça kal Mehmet” sözü babamın hatıra defterindeki son cümleydi.
Babam Mehmet Bey 63 yaşında bir dağ köyünde vefat etti.
Öykünün başından beri bütün okuduklarınız, tarafımdan babamın hatıra defterinden alınarak yayınlanmıştır.
Annemle ayrıldıktan sonra babam, hayatında ikinci defa Leman hanıma aşık olmuş,
Leman hanım da babamı bir dost gibi, bir arkadaş gibi çok sevmiş, üstelik babam bu hisleri duyarken Leman hanım halen evliymiş.
Babam bana Leman hanımdan hiç bahsetmemişti.
Ama defterde yazdıklarını aynen yaptı.
Önce emekli oldu. İkramiyesini benim hesabıma bankaya yatırdı.
Onun sayesinde tahsilimi bitirdim ve evlendim.
Şimdi iyi bir iş sahibiyim, eşimi çok seviyorum, ben babam gibi bahtsız da değilim, çünkü eşim de beni çok seviyor.
Tatlı mı tatlı bir de kızımız var, çocukken kız çocuklarını hiç sevmezdim. Ama yavrumu öyle çok seviyorum ki, bu anlatılmaz bir duygu.
Sevgili babam o dağ köyünde tam 9 yıl yaşadı.
Ziyaretine gitmemi istemezdi. Ben yine de her yıl yanına gittim.
Bir defasında ona gelinini ve torununu da götürdüm.
Göz yaşlarını tutamadı. O kadar duygusal bir insandı ki, belki de bu duygusallığı onu bitirdi.
Eşime tek tavsiyesi, “Sevmeyi sevilmeyi bilin, gerisi kolay” Sözleri oldu.
Onu en son gördüğümde halen “Ah Leman ah!” Diye söyleniyordu.
Allah ona öyle bir güç vermişti ki, sürekli odun kırıyor, bir taraftan da “Sevemez kimse seni, benim sevdiğim kadar” İsimli eski bir şarkıyı titreyen sesiyle biraz da bağırarak söylüyordu.
Yaşadığı dağ köyünün bağlı bulunduğu Jandarma Karakolundan gelen bir telgrafla ölüm haberini öğrendim.
Ölümünden tam bir hafta sonra, ara sıra yanına uğrayan, sohbet ettiği bir çoban tarafından cesedi evinde bulunmuş,
Onu defnetmek çok zor oldu. Hayatta bir kariyer sahibi olmuş, her şeyi yaşamış, ama çok istemesine rağmen aşkı yaşayamamıştı.
Defin sırasında yine herkesin “Rahmetli çok iyi adamdı” Sözlerine ben bile isyan ettim.
Ah babam ah! Sen sevilmeyi o kadar hakkeden bir insandın ki, ama kader bu ya, hayatında iki kadını sevdin lakin karşılığını görmedin. Mekanın cennet olsun sevgili babacığım. Rabbim sevsin seni…