Zannımca terk edişiydi hayatı
Bir şemsiye gölgesi kadar varlığı
Can kafesine dar gelince
Önce şemsiyesini sonra kendini bıraktı
Toprak mı onu çekti omu toprağı bilemedi
Aslında yaşadığınıda bilememişti
Anlamadı önce kimdi gelen?
Hani derler ya kara elbiseli biri
Oysa etrafına toplananların
Hem elbiseleri kara hem de içleri
Yavaş yavaş bir tül inmeye başladı gözlerine
Topyekûn kaydı hayatı
Hangi dünyaya aitti varlığı anlamadı
Yaşarken de anlamamıştı
Bir gün gölgesine sığındı siyah bir şemsiyenin
Malı mülkü parası can damarı
Sahte gülüşler gibi sahteydi kazandıkları
Aldı sattı üst üste yığdı sakladı
Kendi gibi düşünenlerle aynı oyunu oynadı
Köşe kapmaca elim sende
Elimi verdim kolum nerede?
Sek sek taşları döşedi geçtiği yollara
Atladı zıpladı söz de zirveye tırmandı
Şemsiyesini açtı yağmurdan kaçtı
Oysa dolu dolu geliyordu peşinden malum finali
Ne kadar koştuysa da ondan kaçamadı
Gri bir dünya sabahı yüzlerce şemsiye açıldı
Şimdi bu ani gidiş neydi nereyeydi?
İrkildi göz bebeklerinde korku
Vahşi bir mahlûktu endişeleri
Dişlerini geçirdi kör vehimler acıyla soludu
Ve yoruldu teslim oldu
Zannımca terk edişiydi hayatı
Arkasında sadece şemsiyesini bıraktı...
Ş.AYDOĞAN ( GÜLCENAZ )
(
Şemsiyeler başlıklı yazı
Şükran Aydoğan tarafından
25.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.