Çok iyi anlaşan,bir dilim kuru ekmeği dahi paylaşan can ciğer arkadaştılar.Beraber çelik çomak,misket oynamışlar,beraber bir tasa kaşık sallamışlardı.Kütahya’nın tozlu çamurlu sokaklarında yalınayak yürüyerek büyümüşlerdi.Yokluk,yoksulluk yıllarıydı.TÜRKİYE kurtuluş savaşından daha yeni çıkmış,herkes bir dilim kuru ekmeği dahi zar zor bulabiliyordu.Bu yokluk ve yoksulluktan herkes gibi HAKKI ve HALİL’DE nasiplerine düşeni fazlasıyla almışlar daha ilkokul ikinci sınıftayken,aileleri onları,okumayı dahi iyi sökemeden okuldan almışlardı.Hakkı bir tenekeci,Halil bir demirci ustasının yanına çırak olarak verilmişlerdi.Yaşıtları okula giderken,onlar aile bütçesine katkıda bulunmaya çalışan birer çocuk işçi olup çıkıvermişlerdi.
Yıllar yılları kovalamış HAKKI VE HALİL işlerinin ehli birer tenekeci ve demirci ustası olup çıkıvermişlerdi.O sıralarda TÜRKİYEDE yeni bir hareket başlamış “YETER ARTIK SÖZ MİLLETİNDİR” Sloganı ile bütün Anadolu bu hareketin içine girmiş gibiydi.Herkes gibi Hakkı da bu hareketten oldukça etkilenmiş elinde bayrağı,flaması ile köy,köy mahalle,mahalle dolaşmaya başlamıştı.Artık HAKKI bu hareketin bir neferi idi…Hareketin tüm ileri gelenleri HAKKI’YI tanıyorlardı.O adını bile zar zor yazabilen ilkokul diploması olmayan birisiydi ama aktif siyaset yaparak memleket meselelerini çözme uğraşı veriyordu.
HALİL can ciğer arkadaşının böylesine çok tanınmasına çok seviniyordu.
İnşallah bu kadar çok uğraşmasının neticesinde MEBUS olur diye çoğu zaman
Ona dualar bile ediyordu.Ama kendisi siyasete hep soğuk bakmış “BEN KİMİMKİ SİYASET YAPACAĞIM” diye düşünüyordu.Siyasete ayıracak ne zamanım nede param var diyordu.Benim siyasetim elimdeki çekicim ve balyozum,ne kadar çok vurursam,iş yaparsam o kadar çok kazanırım deyip var gücüyle vuruyordu.
Günlerden bir gün HAKKI HALİL’İN yanına gelmişti.Birkaç hoş beşten sonra,HALİL HAKKIYA,
-Len HAKKI sen demokratların hep içindesin.Hekes seni tanıyo.Sende onları tanıyon.Bana başkanı da tanıdığını,hatta onla eyi akadaş olduğu söyledile.Sen başvekili tanıyosan,onla iyi akadaşsan,benim onla küçük bir işim olacak.
Hakından gelebililmi….
Dedi.HAKKI hemen hiç düşünmeden,
-Ne demek hakından gelebilinmi,halledebilenmi.Ben ne desem başkan yapa.
Senin işini yapmacazda len kimin işin yapacaz.Sen hele de bakalım ne işin va
Bunun üzerine HALİL isteklerini bir bir anlattı HAKKI’YA.Hakkı büyük bir dikkatle arkadaşını dinledikten sonra,
-Len HALİL sen hiç meraklanma hemen şimcik mektup yazacağım başkana
Diyerek cebinden çıkardığı ucu körelmiş bir kopya kalemini ağzıyla birkaç kez ısladıktan sonra,tenekeci dükkanında zor zor bulabildiği sararmış
Solmuş yarısı yırtılmış bir kağıda kendisinin bile okuyamayacağı bir şeyler
Yazmaya başladı.
“- Gardeşim Ednan.Nassın,eyimisin.Benim ben Tenekeci HAKKI.Tanıdın demi.Gıymetli gardeşim buralada Dananın HALİL dele,senden eyi olmasın gıymetli bir gardeşim va…Dananın HALİL benim çocukluk akadaşım.Anlasın
ya DANANIN HALİL bizden.Onun bi işi va,onu bi görüve.Valla billa dananın Halil bu işin altında galmaz.Hadi gali daha fazla ırahatsız etmeyem
seninde işlerin falan vadır.Hürmetle gözlerinden öperim.Tenekeci gardaşın
Hakkı “
Tenekeci Hakkı’nın dönemin başbakanı Adnan MENDERES’E yazdığı
Gönderdiği söylenen,herkesin dilden dile allandıra ballandıra anlattığı meşhur
Mektup böyleydi.
Tenekeci HAKKI’NIN yazıp gönderdiği mektubun dönemin başbakanı
Adnan MENDERES’E ulaşıp ulaşmadığı hiçbir zaman öğrenilemedi.
Hakkı’nın başbakandan arkadaşı için neler istediği,isteklerinin yerine gelip gelmediği de bir sır olarak kaldı.Ama o meşhur mektup sayesinde Halil’i tüm Kütahyalı “DANANIN HALİL” olarak tanıdı,zamanla şöhreti tüm Türkiye’ye yayıldı.
Halil yokluk,yoksulluk içerisinde bir yaşam sürdü,yaşantısında en ufak bir değişiklik olmadı ve öldü gitti.Giderken de ardında ardında hala Kütahyalının birbirlerine kahkahalarla bire bin katarak anlattıkları DANANIN HALİL mektubundan başka bir şey bırakmadı,bırakamadı…
Not: Yaşanılmış bir olaydır.