Düşlesin can nur heves, şevklerle hüsrân toplasın;
İnlesin pervâneler, meşklerle dermân toplasın.

Âlemim dönsün, kuşansın bahçeler şehrimde hep;
Göklerin şavkıyla deryâm, yüklü mercân toplasın.

Yıkmasın leylim muratsız bir gazel,
gülsün kalem;
Nazma yüklensin şafak, zevklerle destân toplasın.

Nur kapımdan  meşk dökülsün, titresin birden ruhum;
Kubbeler yığsın murat, rengiyle îman toplasın.

Çağlayan Pervâne yaksın şavkı,
gülsün közlerim;
Kalbe yaslanmış beratlar, zevkle îmkân toplasın.

Nur seferlerden gelip dursun kasîdem, titresin;
Sözlerim yalnızdı, yanmış kalbe mihmân toplasın.

Ağlasın katranlarım hep, sim
siyah kor esmesin;
Vuslatım doğsun bugün, kor gönlü handân toplasın.

Çağla ey Pervâne, harmanda saçılsın
dostlarım;
Yaşlarım sönsün hemen, bağlarda müjgân toplasın.

Gül dikenden sıyrılıp dursun, hevesler yıkmasın;
Aşkla yansın dillerim, nehrim beyâbân toplasın.

Asra bülbüller yığıp dur, sen süzül Pervane hep;
Nur semâzenler yanıp, şehrimde hûbân toplasın.

Közlerim sık sık seherler yüklesin, yansın dizim;
Ellerim hep zikre dönsün, zevkle şükrân toplasın.

Gülnihâller seslenip dursun, süzülsün nur
gece;
Gözlerim yansın bugün, bağrımda nâlân toplasın.

Dillerim
güller bıraksın, meşkle tütsün dostlarım;
Sâkiler peymâne tutsun, şevkle yârân toplasın.

Köşkte yangın başlasın, canlar buluşsun her
gece;
Anlatıp dursun yanan âsmânı, rindân toplasın.

Eski şevkler tutuşsun, handa bitsin bilmece;
Nazma renkler yüklenip dursun ve tûran toplasın.

Secdegâhım korlu mevsim yığdırıp dursun bugün;
Kor niyâzım arşa değsin, canı Sultan toplasın.

Mesnevîler, kor gazeller, şarkılar yansın bugün;
Bitmesin gönlümde ilham, handa dîvân toplasın.

Hiç kolay tütmez şiir; kalpler yakar; tenler yakar;
Derdi dertten saymayan rint, handa kurbân toplasın.

Zor nehârım yağdırıp dursun güneşler her
zaman;
Derbeder günler dökülsün, can hırâmân toplasın.

İlhamın kor dengi yığsın bahçeler, dinsin yaram;
Gönle kor düşsün; yanık can, şevkle âsmân toplasın.

Çığlığım yol bulmasın hiç, sığlığım kalp yakmasın;
Aşkla hep yanmış gönül, nehrimde efgân toplasın.

Meltemim süzsün sabahlar, nûr ezanlar susmasın;
Esme rüzgâr; biçme kor; can, meşkle sûzân toplasın.

Hiç cefâlar doğmasın şehrimde, bitsin korkular;
Çınlasın hep kor kasîdem, handa fettân toplasın.

Titresin hep leblerim, hiç susmasın nazmım bugün;
Bir süzülsün nur gazeller, korlu bünyân toplasın.

İncilerden sevgi gelsin, meşki yığ şehrim bugün;
Âlemim pervâne olsun, şevkle zindân toplasın.

Çağlıyorken, gizlenip can yakmasın bülbüllerim;
Közlerim hep
gül bahar şevkiyle pinhân toplasın.

Canlarım gelsin süzülsün, bir çizilsin kaygılar;
Raksedip dursun
şiirler, şevkle eyvân toplasın.

Söyleyip dursun nefesler, meclisin nur rengini;
Nur kitâbım câna girsin, şevkle nâdân toplasın.

Ey garip Pervâne, doğdur gönle âftâb bu
gece;
Dermanım hiç durmadan şevkiyle mestân toplasın.

Bülbülüm hep çağlasın, mermerlerim nur
güllesin;
Ellerim kor yüklesin hep,
gül-i handân toplasın.

Hûriler candan temâşâ eyleyip, karsın teni;
Aşkı bulsun can, yanan renklerle kâvrân toplasın.

Endişem dinsin, kalbi sarsın nurların rüzgârları;
Öfkeler solsun, yanan kalbim hezârân toplasın.

Önceler sağsın yürek, şehrimde olsun nevbahar;
Damlalar yığsın
çiçek, gönlüm gülistân toplasın.

Rintlerim yığsın segâhlar, bilmecem dinsin hemen;
Nur yığanlar başlasın kor fasla, katran toplasın.

Gözlerim yığsın mücevher,
sevgi yaksın dillerim;
Yollasınlar nur gazeller, şevkle ihsân toplasın.

Yıldızım mâtemle solgun kalmasın, tütsün sık sık;
Közlerim yansın
zamansız, şevkle bin cân toplasın.

Kim demiş ben yorgunum, nehrimde salsız titrerim;
Ağlarım hep nur döküp, can şevkle ahzân toplasın.

İnlemez hiç mısralar, şehrimde
aşksız, kaygısız;
Çağlıyor nurdan sabahlar, meşkle peykân toplasın.

Kim demiş ben pertevim, Pervâneyim, âciz kulum;
Kor kasidem bir biterken, handa bühtan toplasın.

( fâ i lâ tün/ fâ i lâ tün/ fâ i lâ tün/ fâ i lün/ )

mihmân : misafir
handân:
gülen, gülücü
müjgân:kirpik
beyâbân:çöl
hûbân:
güzeller, iyiler
şükrân:minnettarlık
gülnihâl:gül fidanı
nâlân:inleyen, figan eden
yârân:
dostlar
âsmân:gökyüzü
rindân:rintler
tûran: Eski İranlılar t
arafından Türkistan ve Tataristan taraflarına verilen isimdir. Turan, eskiden beri Türklerin oturduğu yerlere denirdi. "Türk" ile "Tur" kelimeleri arasındaki benzerlik de bu iki ismin bir asıldan ibaret olduğunu gösteriyor.
Secdegâh:ibadet edilecek yer
Dîvân: Eskiden yaşamış şâirlerin
şiirlerinin toplandığı kitap
Rint: Dış görünüşü laübali olduğu halde, aslında kâmil olan kimse.
Kurbân:Bir maksat uğrunda feda olma
Nehâr: gündüz
Hırâmân: salınarak, nazlanarak yürüyenler
Efgân:feryatlar
Sûzân:yakıcı ateş
Fettân:fitne çıkaran
Bünyân:Yapı, bina
Zindân:Karanlık
Pinhân:Gizli, saklı (
şiirde sır anlamında kullandım )
Eyvân:Köşk
Nâdân: Cahil
Âftâb: Güneş
Mestân:Kendinden geçmişler
gül-i handân: Gülen gül
kâvrân: Birbirini takib ederek giden insan veya hayvan sürüsü. Kafile ve hey’etle giden yolcular takımı.
Hezârân: Bülbüller
Ahzân: Hüzünler
Peykân:Okun ucundaki sivri demir
Bühtan:İftira







 

( Pervane Kasidesi başlıklı yazı pervane tarafından 7.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu