Online Üye
Online Ziyaretçi
O gün sokağa çıkma yasağı vardı..Ama ertesinde.. Ülkücüler toplanmaya başlamadan önce koministler alındı..Biz ,şehrin ileri gelen ülkücüleri artık gidecek ve toplanacak bir teşkilatımız olmadığı için ,kendi bölgemizde, sokaklarda dolanıyorduk guruplar halinde, sokak ortasında duyduklarımızı birbirimizle paylaşıyorduk..Umudumuzu yitirmemiştik..Güzel olumlu haberler peşindeydik .Ne nedir ne değildir bilmiyorduk..Tedbir olsun diye Türkeş saklanmış..Parti başkanları saklanmış..Bekliyoruz..Sonra toplamaya başladılar ülkücü isimleri..Hala ümitli hala olumlu düşünüyor Balıkesir camiası...Ama heyhat..Alıştıra alıştıra aldılar içeriye..Tıpkı şimdiki gibi korkunç bir tepkisizlik vardı hepimizde..O gece asker polisle birlikte bastı bizim evi, babamı da aldılar..Kardeşlerimin yerini söylemiyor diye..Yapabileceğim hiçbirşey yoktu Ama babama o yaşta görülen davranışı kabullenememiştim..Devletin onurlu bir öğretmeniydi..Bu bağlamda yüzbaşıya söyliyeceğim bir çift lafım vardı..''Babam yaşlı ve hasta, birşey olursa hesabını verirsiniz''Bir asker bu kadar mı sinirli ve agresif olabiklir...Pancar gibi kızardı sinirden...Ama gidecekleri yere varmadan babamı gecenin yarısında sokakta indirmişler askeri arabadan...Birden hatırlayıverdim bunları, bu hüzünlü Eylül gününde.:(( Çook üzücü günlerdi..Biraraya gelip geceler boyu içerdeki arkadaşlarımız için ,mahkemelerinin
hayırla sonuçlanması için dualar ediyorduk..Benim eşim de diğer arkadaşları gibi içeri alınmıştı.Türkeş teslim olunca herkes yelkenleri indirmiş,saklananlar teker teker teslim olmuştu..O günlerde hepimiz okulu bitirmiş ,atamalarımızı bekliyorduk..Bir sis bulutu gibi çökmüştü üstümüze Kara Eylül.Eşimin bana söylediğine göre; akşamdan hazırlığını yapmış,giyeceklerini özenle hazırlamış,o gün bana evlenme teklif edecekmiş .Sabah ihtilal ve sokağa çıkma yasağı...İçeriye alınmıştı o da..Ama o selamını eksik etmiyordu benden.... Şiirler, dörtlükler yazıp gönderiyordu.Yüzüme yapamadığı teklifi, şiirlere döküp postayla gönderiyordu..''
DAVETİYE
Sevgiye yol sordum oğuz gönlümde
Geldin otağ kurdun oğuz gönlümde,
Artık senin yurdun oğuz gönlümde,
Kalır mısın ülküdaşım sevdalım..
Dileklerim arzuladı düşledi..
Nakış nakış benliğime işledi,
Bizi Allah nişanladı eşledi,
Olur musun ülküdaşım sevdalım..
Sevgin ile yıkayarak pasını,
Yalnız sana sundumgönül tasını,
Bunca yılın kederini pasını
Alır mısın gönüldaşım sevdalım..
Birçift kara gözdür tutsak olduğum,
Durup,durup hayaline daldığım..
Belki hergün yüzbinkere öldüğüm
Bilir misin ülküdaşım sevdalım..
Kutlu bir sevdaya verip özümü,
Çevirmişim senden yana yüzümü..
Süre süre cenk yerinde izimi,
Bulur musun ülküdaşım sevdalım...
.Ben teklifini kabul etmeyi düşünmediğim halde, durumuna üzüldüğüm için teselli olsun diye yazdığım mektuplar ,onu bana daha çok bağladı istemeden...Ve bu iş evlilikle sonuçlandı..Canlar yakan KARA EYLÜL, BİZİM EVLİLİK SEBEBİMİZ oldu...Çekilen acılar hüzünler,kağıtlarla haşroldu...
''
Mavzerleri gözyaşıyla ısladık,
Meydanlarda öz evlatlık tasladık,
Baba dedik,sırtımızı yasladık..
Meğer üvey imiş ,bilemedik eyvah !
Çekilenler unutulur gider mi ?
Bir baba oğluna böyle edermi ?
İsyan mı ,sitem mi,yoksa keder mi ?
Ne çare bir cevap bulamadık eyvah !!!''
İsyanların ,eyvahların yanında umutları söndüremeyen KARA EYLÜL.
''Her sonbahar bir bahara gebedir,
Varsın dallarından düşsün yapraklar,
Dün yeşildi heryan,bu gün gölgedir..
Elbet birgün yeşerecek topraklar...''
ELBET YİNE YEŞERECEK TOPRAKLAR.....