Kara bulutlar kaplamış gökyüzünü
İğne atsan yere düşmezdi otogar
Kulakları yırtıyordu simitçinin gevrek sesi
Soğuktu ayazdı
Ve sen ve ıslak çorabın
Ve giden ayakların
Dün gibi aklımda
Daha dün gibi aklımda
Çocuksu bir hüzün yayılmış çehrene
Giderken rüzgarda saçların darmadağın
Neydi bilmem ya;
Bir şeyler diyecektin sustun
Ve büzüp dudaklarını öylece durdun
Dikince ok gibi bakışlarını
Anlamıştım… Sen yoruldun
Dün gibi aklımda
Daha dün gibi aklımda
Ardımızda kalmıştı tatlı eylül hüzünleri
Artık kırık bir arabesk şarkıydı
Hayatın fon müziği…
Yine de işte yine de bir umut
Böyle bitemezdi bitemezdi
Sendin son kez otobüsten el sallayan
Kalleş acılar vardı gözlerinde o an
Dün gibi aklımda
Daha dün gibi aklımda
Bir yerlerden çıkacaktın elbet
Bir köşede karşılaşacaktık mutlak
Hayatın bir köşesinde olmalıydın muhakkak
Dallar düşüyor yar
Bak saçımda haksız aklar
Bir an… Bir gün… Bir yerde
Mutlaka demişti
Giderken o muhteşem bakışlar
Dün gibi aklımda
Daha dün gibi aklımda