Sadece şiirde değil, hemen hemen bütün konularda kangren halini almış eleştiri üzerine kalem oynatmak zor olsa gerek. Onun için şimdiye kadar bu konuda yazmak istemedim ve daha doğrusu yanlış anlaşılırım diye çekindim.

Neden mi dostlar? Çünkü eleştiri konusunda hepimizin yüreğinde az ya da çok sızı var da ondan. Allah tarafından yaratılanların en şereflisi olarak yaratılmış insanoğluna bu konuda bilgiler sunabilmek zor, zor olduğu kadar son derece meşakkatli bir iş. Hele hele duygu yüklü ve hassas dengeler üzerinde duran şair yüreklilere bunu anlatmak zorun da zoru…

Ama bir yerden tutup da, söze girizgâh yapmamız gerekiyor. Şayet yapmazsak yanlış anlaşılmalar, darılmalar, küsmeler birbirini takip ediyor.

Söze isterseniz, eleştiriden ne anladığımı anlatarak başlayayım. Eleştiri sadece üretilenleri olumsuz yönde değerlendirmek demek değildir. Eleştiri çok yönlüdür dostlarım. Hem olumlu, hem olumsuz her iki yönü bir sentez yaparak değerlendirmektir.

Hal böyleyken tek taraflı ( ne olursa olsun ) yapılacak eleştiriler, muhatabına bir şeyler kazandırmaktan son derece uzak olur.

Evet bu konuyu misallerle açmak istiyorum. Yoğunlaştığımız konu şiir olduğu için de, benim şu anki yazım şiirde eleştiri üzerine olacaktır.

Değerli Dostlarım,

Gerçi her biriniz eleştiri konusunda olumlu ya da olumsuz bir takım olaylar yaşamışsınızdır. Bunları zaman zaman belki sizlerle paylaşmışımdır da. Benim burada vereceğim örnekler, kendi yaşadıklarım olacağı için ve sürekli “ben “ merkezli anlatacağım için sizlerden özür diliyorum.

Bakın Dostlarım,

Şiir, şaire ilhamla gelir, daha sonra onu alt yapısıyla besler ve mısraları döşeyip kendince üslubunu geliştirdikten sonra eserini ortaya çıkarır. Bu yolculuk bazıları için meşakkatli, bazıları için pratikte alıştığı için çok kısa sürede geçer. Ondan sonra toplumun beğenisine sunar.

Bu sunuşta şairin beklentileri çoktur. Kendi hayal dünyasında devamlı olumlu şeyler kurgular. Bu olguyu inkâr edemezsiniz.

Öyle ya şiirinizi ilk defa siteye astığınızda olumsuz düşünceler içinde mi olacaksınız? Ben zannetmiyorum.

İşte birinci basamak buyken, bir başka şairin rastgele olumsuz cümleler sıralaması elbette yazanı incitecektir.

Şimdi yaşadıklarımı tek tek sıralayabilirim.

  • “Harmanım kızarmıştı, seni birden görünce “ yıllar önce içinde böyle bir mısra geçen şiir asmıştım. Bir şair arkadaşımdan bakın nasıl bir cevap geliyor: “ harman kızarmaz, benim bildiğim sararır. “ Bu eleştiriye ilk önce kahkahalarla güldüm ve ondan sonra uzun uzadıya açıklama getirdim, dedim ki: “ Bir gün harman yerinde halamın oğluna kötü bir söz söylemiştim. Aradan yıllar geçtikten sonra aynı harman yerinde onu görünce, birdenbire yüzüm kızardı ve ağzımdan çıkan sözü hatırladım. “ dedim. Verdiği cevap şu: “ Ben, kelimelerin sözlük anlamlarının dışında kullanılmasına pek sıcak bakmam. “ Verdiği cevaba tekrar gülümsedim ve bir daha cevap yazmadım. Halbuki o kişi biraz bilgiyle donatılmış olsaydı, edebiyatımızın sanat yönünü de anlayacak ve böyle bir eleştiriyi bana sunmayacaktı. Öyle ya tevriye,istiara,mecaz,kinaye gibi sanatları kullanmazsak, şiirlerimiz ilkokul alfabesine dönmez mi? “ Ali ata bak. / Koş Ali koş./ Ayşe topu tut. “ böyle mi mısralar yazalım dostlar?  
  • “ Yıldızlar yıkadı beni “ bir başka şiirimde geçiyor. Verilen cevap şu: “ Yahu yıldızlar nasıl yıkar seni. Tellak mı ki yıkasın. “ Buna da kahkahayla güldüm.
  • Bir gün aruz ölçüsüyle gazel yazdım. Bir başka şairden eleştiri geliyor ve diyor ki: “ Mısralarda zorlamalar olmuş. “ Ha dedim kendi kendime, ilk defa adam gibi eleştiriyle karşı karşıya kaldım. Ve bu şairin bütün yazdıklarını gözden geçirdim. Yazdıklarında aruzla yazılmış bırakın gazel örneğini, bir dörtlük bile yok. Ama bana eleştirilerini savuruyor.
  • Yine aruzla bir mesnevi asmışım. Getirilen eleştiri şu: “ beyitlerle örülmüş 15’li hece şiirinizi gönülden kutluyorum. “ Bu sefer kahkahalar daha da uzun sürdü. Ve sonra acı acı gülmeye başladım.
  • Bir gün de dost bir kalem, iddiada bulundu bana: “ Hece şiirlerinde Osmanlıca kelimeler olmaz. “ Okuduktan sonra kendi kendime “ Allah, Allah! Günümüzde hece şiirine yeni bir kural mı eklendi? “ diye düşündüm. Üşenmedim  ve baktım bu dost kalemin şiirlerine. İnanın dostlarım bir şiirinde bana bu iddiayı savuran  tam on tane Osmanlıca kelime kullanmış.    
  • Yine bundan önce yazdığım sitelerde, çok az da olsa bir serbest şiir asmışım. Getirdiği eleştiriye bakın: “ Serbest şiirlerde yalın dil kullanılır. Osmanlıca kullanılmaz. “ Yine şaşkın şaşkın yoruma baktım ve ne söyleyeceğimi bilemedim.

    Evet dostlar, bu örnekleri çoğaltmam mümkün. Belki sizler de aynı türden örnekleri defalarca yaşamışsınızdır. Yazımın bundan sonraki bölümünde,  “Eleştiri nasıl olmalıdır ? “ onun üzerinde duracağım.

    a)      Eleştiriyi yapacak olan kişi önyargılardan arınmış olmalıdır. Hiçbir zaman muhatabıyla görüşmeden “ olmaz, yapılmaz, hatadır, eksiktir,mantıksızdır “ gibi yargılara başvurmamalıdır.

    b)      Kendisinin de şiir ya da yazı yazan olduğunu unutmayıp, kendi kendisini hesaba çekmelidir. Öyle ya siz olumsuz eleştiri yazacaksınız da karşı taraf armut mu toplayacak? Elbette size gereken cevabı verecek. Siz nasıl kendinizi özgür hissedip de cümlelerinizi ardı sıra sıralıyorsanız, karşınızdaki kişi de ona cevap verecektir. Verilen cevaba kızacaksanız, siz de olumsuz yorum yazmayacaksınız, bu kadar basit.

    c)      Unutmayın ki her şair yeni bir üslup arayışı içindedir. Sizin ilk bakışta yanlış olarak gördükleriniz, onun gözünde doğrudur. Öyleyse tekrar ediyorum kendinize göre yargılardan kaçınıp, “ Nasıl yaptınız? Niçin yaptınız? Neden yaptınız? Şurasını çözemedim, anlatır mısın? “ gibi sorularla yaklaşmalısınız. O zaman hem karşınızdaki kişiyi uyararak onun ufkunu açarsınız, hem de ondan öğrendiklerinizle kendinizin.

    d)     Yazdığınız nasıl olursa olsun (hece, aruz,serbest ) çok zengin bir alt yapı oluşturmalısınız. O zaman eleştiri anlayışınız değişecektir.

    Bakın dostlarım,

    Yıllarca dirsek çürüttüm. Bir alay öğrenci yetiştirdim. Ama kırdım mı diye soracak olursanız, hiçbirini kırmadım. Eleştirdim ama ufuklarını açtım. Onların hiçbir zaman morallerini bozmadım.

    Hele hele şiir gibi nazik bir konuda eleştiri yapmak, o kadar basit değildir. Şayet eleştiri yapmasını bilmiyorsanız, çok çabuk incitirsiniz. Çünkü şair, şiirini sadece tekniği kullanmakla değil yüreğiyle, gönlüyle yazar. Onun da gönül kazanında neler piştiğini kendisinden başka hiç kimse bilemez. Dikkatli olmalısınız ve daima ona sorarak yönlendirme yapmalısınız.

    Yazıma son bir örnekle nokta koymak istiyorum. Elbetteki her şiire yorum yazmak zorunda değilsiniz ve beğenmek zorunda da değilsiniz. Elektrik aldığınız şiirler olduğu gibi, elektrik almadığınız şiirler de olabilir. Ama bir şaire, şöyle yorum yazamazsınız,yazma hakkına sahip değilsiniz:

    “ Şiirinizden elektrik almadığım için beğenmedim. Şiiriniz hoş değildi. “ Bu, sizin tercihinizdir ve başkalarını bağlamaz. Ha özgürüm, istediğimi yazarım diyorsanız ben de size şu cevabı vereceğim: ÖZGÜRLÜKLERİNİZİ BAŞKA YERLERDE KULLANINIZ,ŞAİRLER ÜZERİNDE KULLANMAYINIZ.

    Çünkü her şairin yüreğindeki sızı, kaleminde ateşe dönüşür, bunu aklınızdan çıkarmayın.

    Selam ve sevgilerimle. Ömer Öner  

( Eleştiri Üzerine başlıklı yazı pervane tarafından 29.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu