Online Üye
Online Ziyaretçi
Kuzgunî bir akşamdı
Mecâzlar deryasında kendini aradı
Hammâr oldu,elinde hançer
Fakîr oldu, dudağında ter
Esrârlı bir vezirlik rolü üstlendi
Hayâl perdesinde gri bir seher
Sonra erenler bahçesine dalıverdi
Ruhunu uzaklara salarak
Bülbülün gözyaşlarıyla toprağa akıverdi
İçindeki aydınlığı yakarak
Beni anlatan imgeler bulmalıyım dedi
Gezdi durdu,gözleri açık,yüreği lâl
Kitabın sonuna gelmişti,bitmişti kâl
Son mazmun, gülümseyerek,ona bakıyordu:””Fânûs-ı hayâl””…
Dursun Tiftik