Bir depremle daha, nice ölümler, mucizeler, yıkımlar,çökümler,trajik, traji-komik olaylar manzumesi yaşadık, yaşıyoruz. Bu günlerde, hepimiz deprem uzmanı,hepimiz depremzede,hepimiz yardımsever,hepimiz...

Zor günlerin milletiyiz vesselam...Allah’ın bize verdiği en önemli özelliklerdendir bu yardımseverlik.Zor günlerde kenetlenme,birlik olma,elindekini gözünü kırpmadan mağdura,garibe,zedelere veren bir milletiz. Birde normal günlerde adam gibi yaşamasını öğrensek,normal olabilsek...Yardımseverliğimizle ne kadar gurur duysak azdır. Mesela,geçen akşam iki medya kuruluşunun yaptığı "Kardeşlik Zamanı " ve bu akşam 12 medya kuruluşunun ortak hareketle "Van İçin Tek Yürek" kampanyasını yapmaları takdire şayan bir davranıştır. Demek ki birbirinin gözünü oymadan,vurmadan,çalmadan çırpmadan,saptırmadan da işler başarılabiliyormuşuz. İyiliksever, necip Türk Milleti çoluk-çocuk,genç-ihtiyar elinden geleni yaptılar...Hele bir kadının söylediği gözlerimi yaşarttı..." Verecek hiç bir şeyim yok,lakin yeni doğmuş bebelere süt anneliği yapabilirim." Bu davranışı başka bir millette,ülkede bulamazsınız.Başka bir etkili davranış ise; Van’ın Muradiye ilçesinde askerlik yapan bir koğuş asker, maaşlarını son kuruşuna kadar depremzedelere bağışladılar... bir gün öncesine kadar yaşananları biliyorduk...Buraya kadar her şey olumlu...

Gelelim kazın öbür ayağına...gelen yardım konvoylarını talan eden bir kaç grup çete var ortada...Bunlar her depremde ortaya çıkarlar...Ülkenin farklı yerlerinden yardım adı altında malum bölgeye gelirler...Çalar-çırpar,talan ederler ortalığı ...(Erzincan depreminde ölen birinin altın dişini sökerken yakalanan adamı hiç unutamam) İnsanlıktan nasibini almamış bu grupları iki depremi bizzat yaşamış ve diğerlerini de yerinde incelemiş,oralarda günlerce kalmış birisi olarak söylüyorum.Buna bir de bölgede hali hazır bekleyen tehlike olan, PKK’nın provekelerini de eklersek işin seyri nerelere gider düşünmek bile istemiyorum.Gerçek depremzedelerin ilk iki günün şokundan ne yaptığını bilmez tavır-davranışlarını bir kenara bırakırsak, o yörede bulunan gözü açık-bir avuç çapulcuda bunlara eklenince ortaya bir kargaşadır çıkar...Herkes susar, onlar bağırır; Nerde bu devlet,nerede bu millet ? Çadır gelmedi,ekmek gelmedi,su gelmedi hiç bir yardım gelmedi diye .Evet, bir takım aksaklıklar oldu,olacaktır da,yeter ki art niyet olmasın.Ancak,bunu sabote edenler inanın masum deprem zedeler değil belli başlı gruplardır.Talan serveti yapanlardır bunlar…

Burada, bir parantezde devlet kurumları içindeki çapulculara açacağım...Yapılan yardımları hak edenlere dağıtmayan,belli başlı zenginlere veren, servetlerine servet katan şerefsizlere sesleniyorum.Bu necip milletin gönlünden geçerek, Allah rızası için verdikleri yardımları nasıl olurda iç edersin? Onu kendine servet edersin? Bunun hesabı ağır olur bilesin...

Bir sözümde Kızılay’a olacak...Memleketimin farklı yerlerinde meydana gelen bir çok depremde bildik üçgen-koni şeklindeki,tek katlı çürümüş,her tarafı yırtık-pırtık çadırları insanlara gönderip durdunuz yıllarca. Sonrasında ismi lazım değil bir başkanın vurgunu çıktı ortaya.Sonra kapandı gitti olay.Şimdi bir arpa boyu gelişmişlik yok. Bir kaç bin tane Karavan tarzı adına "Mevlana Evi " denen barınaklar alınmış o kadar... O da kime yetecek belli değil. Şu anda kara günler yaşayan Van’a , soğuktan korunsunlar diye; Karavan kent kurulamaz mı?...Katlanabilir alüminyum çadırlar yapılamaz mı? Sıcağı -soğu geçirmeyen sağlam,kurulumu kolay kıl çadırlar yapılamaz mı?...Birde çadırları insanlara niye dağıtırsın anlayamam? Çadır kentlerin hepsini kendin kursana...Bu konuda deneyimli çalışan ve gönüllü insanlar eğitsene...Nereye el atsak elimizde kalıyor...Deprem sonrası eğitimsizliğimiz her depremde ortaya çıkıyor.Dünyada en çok deprem olan ülkelerden biriyiz.Ama,depremi en hafife alan ülkelerin de başında geliyoruz. Ta, ilk okuldan beri depreme alışık,depremi tanıyan çocuklar yetiştirmeliyiz .”Deprem ve Trafik” dersi diye bir ders koymalıyız müfredata.Çocukları küçükten başlayarak bu iki tehlikeye hazır etmeliyiz.Japonya böyle yapıyor.Biz niye yapmayalım? Bu iki konuda dünyanın en geri kalmış ülkelerinden birisiyiz maalesef...Belki, felaket tellalığı yapıyorsun diyenler olacaktır.Olsun,saygı duyarım.Ancak, ne zaman ki yaşanılan bu tür olaylarda suçu bir başkasına,soyut kavramlara atmazsak o zaman susacağım...Evet,şimdilerde söyleniyor...Bu deprem, pazar günü olmasaydı da hafta içi olsaydı...


Acizane,son söz olarak söylüyorum. En önemlisi de bunlara gerek kalmayacak tek çözüm şudur; insanımızı öldürmeyecek,yada en az seviyede ölümlerin yaşanacağı sağlam binalar yapmaktır.Devlet, bu konuda çok kararlı olmalıdır. Ya Belediyeler ıslah edilecek, ki; Kayırmacılık,akrabacılık, parayı veren ruhsatı alsıncılık, eşim,dostum,tanıdığım ruhsatsız bina yapsıncılık ortadan kaldırılacak.Ya da bu işi profesyonel yapacak yeni ve farklı kurumlar oluşturulacaktır. Bunları denetleyen en ufak hatada cezasını kesen bir sitem oluşturulmalıdır.

Yoksa biz bu Kara-Van günlerini çok yaşarız…

( Kara-van Günleri başlıklı yazı Arzeni tarafından 27.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu