Âlemde mahlûkatlar başlatırken niyazı,
Neden titrettirmezsin hem kışı, hem de yazı?
Mevsimler hızlı hızlı katranlar mı getirsin?
Şeytanlar cirit atıp kalbini mi bitirsin?
Bütün gecelerini mehtapsızca bıraktın,
Sana nuru getiren sahillerini yaktın.
Hüzzamın tınısını uzattıkça uzattın,
Neylerin hevesini rıhtımlarından attın.
Gönlünün kafesini mâtemlerle bozdurdun,
Titreyen kalemine felaketler yazdırdın.
Şimdi nur göllerinde yüzmüyorken sunalar,
Sana elem getirir göklerdeki turnalar.
Yetiştirdin loşluğu, sema simsiyah oldu,
Şafaklar söküyorken sabahsız sabah oldu.
Ne yapsan da nafile, sitem eder seherler,
Öyle tüttün ki bugün, yanmıyor mücevherler.
Ne yüzle deryalardan ankaları istersin,
Rabbim sana menzili tez günlerde göstersin.
Nefesin tükenmeden maksadını ör artık,
Âleme ibretle bak, hakikati gör artık!
Ravzalarına hep koş, korun muradı olma,
Yüreğine serilen son fırsatını yolma!
Ey Pervane’m şaşırma, terk et artık kibrini,
Dermanınla şimdiden gülle donat kabrini!