Mehmet Sait adlı koca bir yiğit
Serçenin dilinde olmuşsun ağıt
Halk verdi bu adı düşmanı dağıt
İsmin yüreklerde yaşar Şahin Bey
Bostancı eşrafı anarken seni
Yemen askerlikte tanırken seni
Savaşlar yıldırdı sanırken seni
Önünde cepheler şaşar Şahin Bey
Seydi Beşir Kampı sabır ocağı
İki yıl büyüttün hasret bucağı
İçindeki yara vatan sıcağı
Gözler yollarına düşer Şahin Bey
Ulumaserede onlarca çukur
Aklında Antep’in hayali durur
Düşman ki Kertil’de pusuda vurur
Şehir infialle taşar Şahin Bey
Makineli tüfek durmadan tarar
Gözler kahramanı saygıyla anar
Kilis’in yolunda bir güneş doğar
Bombalar altında beşer Şahin Bey
Bir adım geriye atmadan durdu
Almalı Köprüsü ateşten kordu
O yalnız başına bu aziz yurdu
Özgürlük çağları aşar Şahin Bey
Yirmi sekiz martta Rahman’a erdi
Bitince imkânlar bulunmaz erdi
Kanını süngüye aşk ile verdi
Gözyaşı toprağı eşer Şahin Bey
Ağlasın analar ağlar kuzular
Gitti can özümüz yürek sızılar
Gayrı Antep’ime şol Fransızlar
Bedenini ezer koşar Şahin Bey
Yurdun kaderini çizen erlerdi
Onlarca yarayla gezen erlerdi
Sinsi planları sezen erlerdi
Hainin düzeni şaşar Şahin Bey
O gün Antep için namus günüydü
On bir ay sürecek kabus günüydü
Açlıkla imtihan mahpus günüydü
Culbandan ekmeğin pişer Şahin Bey
Dünyada görülmez şanlı direniş
Çekirdekten katık taşlardan yemiş
Dinle mezarında beyler ne demiş
Her dem yüreklerde coşar Şahin Bey
Zekeriya EFİLOĞLU
Kasım/2011
ŞAHİN BEY KİMDİR
Antepli Şahin Bey İstiklâl Harbinin aziz şehitlerindendir. Tek başına düşmana meydan okumuş, “Düşman arabaları cesedimi çiğnemeden Antep'e giremez.” demiştir. Bu kahramanın hayatı, fedakârlıklarla doludur ve yeni nesil için ibret levhasıdır. İstiklâl Savaşı'nın büyük kahramanlarından Şahin Bey, 1877 yılında Gaziantep Gaziantep’in Bostancı Mahallesinde doğdu. Asıl adı Mehmed Said'dir. 1899'de Yemen'e er olarak giden Mehmed Said, Yemen cephesinde gösterdiği muvaffakiyet ve kahramanlık üzerine başçavuş oldu. Mehmed Said, 1911'de Trablusgarb harbine gönüllü olarak katıldı, Balkan Savaşları’nda Çatalca Cephesi’nde savaştı.
Galiçya'da 15.
Kolorduda savaşan Mehmed Said, 1917 Ekiminde Sina Cephesinde vazife aldı.
Tehlikeli vazifelere gönüllü olarak koşan, vatanperverliği, ahlakı ile
dikkatleri üzerinde toplayan Mehmed Said'in rütbesi teğmenliğe yükseltili. 1918
yılında İngilizlerle Sina cephesinde cereyan eden şiddetli bir muharebe
neticesinde esir düştü. Mısır'daki İngiliz Seydi Beşir esir Kampı’nda Aralık
1919’a kadar kalmıştır. Mehmed Said, ateşkesten sonra serbest bırakıldı.
Şahin Bey, 13
Aralık 1919'da İstanbul'a geldi ve Harbiye Nezaretinde Cemal Paşaya müracaat
ederek Antep’e yakın olan Birecik İlçesi Askerlik Şube Başkanlığı’na tayin
olmak isteğini söyledi. Harbiye Nezareti tarafından da Urfa'nın Birecik kazası
Askerlik Şubesi Başkanlığına tayin olunan Şahin Bey, İşgal altındaki Antep'in
vaziyetini görerek Antep'te kalmaya karar verdi. Antep Heyet-i Merkeziyesine
müracaat ederek vazife isteyen Şahin Bey, heyetin kendisine Kilis-Antep yolunu
kontrol altında tutma vazifesini vermesi üzerine derhal çalışmaya başladı.
Antep-Kilis yolunun müdafaası görevi ilk önce Mısırzade Nuri Bey’e verilmişti.
Fransızlar,
başlangıçta Antep’lilerden pasif direniş görüyorlardı. Antep ve köylüleri,
Fransızlar ve Ermenilerin tahıl ve tahkimat ihtiyaçlarının karşılanmaması
amacıyla erzak ve kereste satmıyorlardı. Antep’ten erzak tedarik
edemeyeceklerini anlayan Fransızlar, yiyecek maddelerini diğer bölgelerden
getirmek zorunda kaldılar.
Fransızlar,
ikmallerini devamlı olarak Antep-Kilis yolunu kullanarak yaptıklarından burası
önem taşımaktaydı. Heyet-i Merkeziye aldığı tedbirlerle Maraş yolunu
Fransızlara kapattıktan sonra Fransızların tümen karargâhı olan Katma’dan ve
Kilis Garnizonu’ndan Antep’e gelecek yardımlar önlenmiştir.
Yıllardır
evinden, ailesinden, çocuklarından ayrı kalan Şahin Bey, kendisine verilen
vatan hizmetinin mesuliyetini omzuna aldıktan sonra derhal hizmet mahalline
koştu. Yıllar sonra döndüğü evinde ise ailesi ve çocukları arasında ancak bir
gün kalabildi. Antep Savunması’nı her şeyin üstünde tutan Şahin Bey, Çapalı
Köyüne giderek burayı merkez yaptı, 100 kişilik bir kuvvet oluşturdu. Bir süre
sonra Ulamasere gibi üç önemli yerde siperler kazdıran Şahin Bey, yolun
kontrolünü tamamen sağladı.
1920 yılı Ocak
ayı başlarında köyleri dolaşarak cihadın ehemmiyetini ve faziletini anlatan
Şahin Bey, kısa zamanda 200 fedaiye ulaştı. Kilis-Antep yolu, Antep harbinin
kilit noktasıdır. Ne yapılıp edilmeli Fransızların bu yoldan Antep'teki işgal
birliklerine yardım ulaştırmalarına engel olunmalıydı. Şahin Bey kendisine haber
gönderen Anteplilere şu cevabı vermektedir: “Müsterih olunuz. Düşman arabaları cesedimi çiğnemeden Antep'e
giremez!”
3 Şubat 1920
tarihinde Kilis’ten Antep’e hareket eden iki bölüğün himayesindeki 150 arabalı
bir Fransız erzak kolu Şahin Bey kuvvetleri tarafından Kertil’de pusuya
düşürülerek geri dönmek zorunda bırakılmıştır.
4 Şubat 1920’de
Kilis yoluna hâkim olan milli kuvvetler telgraf hatlarını tahrip ederek,
Fransızların Kilisler olan her türlü irtibatını kesmişlerdi. Bu esnada
Antepliler, bir taraftan Şahin Bey’e cephane ve erzak göndermekte, diğer
taraftan şehir içi teşkilatının tanzimine çalışmaktaydılar.
Fransızlar, 18
Şubatta bu yoldan geçmeyi bir daha denediler fakat Şahin Bey kuvvetlerince
mağlup edilerek Kilis’e geri çekildiler.
5 Kasım 1919'da
İngilizlerden işgal hareketini devralan Fransızlar, bir türlü Anadolu’nun bu
güzel beldesini işgale muvaffak olamamakta, şehir halkı, sınırlı imkânlarıyla
karşı koymaktadırlar. Fransızlar bütün ümitlerini Kilis'ten gelecek takviye
kuvvetlerine bağlamışlardır. Fakat o yolu da Şahin Bey bir avuç
serdengeçtisiyle tutmuştur. Şahin Bey ve fedaileri 3 Şubat'ta ve 18 Şubat
1920'de tam donanımlı Fransız birliklerini perişan etmişlerdir. Şahin Bey,
zaferin ardından düşman kumandanına gönderdiği mektupta şöyle demektedir: "Kirli ayaklarınızın bastığı şu
toprakların her zerresinde şüheda kanı karışıktır. Bize din için, namus için,
hürriyet için ölüme atılmak, Ağustos ayı sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı
gelir. Bir gün evvel topraklarımızdan savuşup gidiniz. Yoksa kıyarız
canınıza." Sürüyle saldıran düşman kuvvetleri bir avuç yiğit
karşısında perişan olmanın şaşkınlığına düşmüşlerdi. Bu şaşkınlık yerini öfkeye
terketmiş ve Antep'e ulaşmak düşman kuvvetleri için bir prestij, meselesi
olmuştur. Fransız kuvvetleri 25 Mart 1920'de Andorya kumandasında yola çıkar.
Bu Fransız küvetleri sekiz bin piyade ve iki yüz süvariden oluşmaktaydı. Ayrıca
bu Fransız birliğinde, bir batarya top, 16 Ağır makinalı tüfek, çok miktarda
otomatik tüfek ve 4 tank mevcuttu. Kahraman Şahin Bey, ancak yüz kişiyi bulan
fedâileriyle düşmanın karşısına dikilmişti. 25 Mart günü sabahtan akşama kadar
çatışma devam etmiş ve Şahin Bey düşmana ağır kayıplar verdirmiştir.
Şahin Bey gece
gündüz uyumuyor, çatışma esnasında her tarafa yetişerek fedailerin manevî
kuvvetlerini yükseltmeye çalışıyordu. Sırtındaki kaputu çıkartıp nöbet bekleyen
yiğitlerin üzerine örten Şahin Bey, her hareketiyle örnek olmaktaydı. 28 Mart
sabahına kadar düşmana aman vermeyen Şahin Bey, durumun gittikçe kritik hal
almasından sonra kendisine geri çekilmeyi tavsiye edenlere şöyle diyordu: “Düşman buradan geçerse ben Ayıntab'a ne
yüzle dönerim, düşman ancak benim vücudum üzerinden geçebilir.”
Çatışmanın
4.günü öğleye doğru Şahin Bey'in yanında 18 kişi kalmıştı. Fransızlar Şahin
Bey’in kuvvetleri üzerine son kez top ve makineli tüfeklerle saldırdılar. Top
ve mermi yağmuru altında sadece tüfekle karşı koymanın ölümle neticeleneceğini
anlayan Şahin Bey’in kuvvetleri geri çekilmeye başladı. Şahin Bey’in yakınında
bulunan arkadaşları birlikte çekilmek için Şahin Bey’e ısrar ettiler. O,
çekilmeyi her defasında reddetti. Elmalı Köprüsü taşlarını kendine siper ederek
Fransızlara ateş etmeye devam etti. Şahin Bey Fransız piyadelerinin süngü
darbeleri altında şehit düştü. Onun şahadeti üzerine Milli Kuvvetler daha
gerilere, Antep kuzeyine doğru çekildiler.
Şahin Bey’in şehit olması ve Türk Kuvvetlerinin yenilgiye uğraması Anteplileri çok üzmüştü. 28 Mart 1920'de şehit olan Şahin Bey'in ağzından dökülen son söz şu olmuştur. “Allah'ım vatanımı kurtar, alçak düşman! Gel sen de süngüle!”
Yurdumuzun kahraman evlatlarının anısına...