Uzun zaman önceydi, üstümde tüm yalnızlığın en katmerli bulutları dolaşırken, ruhum ızdırap dolu yağmurlarla ıslanırken ve kalbimin en derin köşesi bir morg gibi ölülerin mekanı olmuşken beynimin uçsuz bucaksız labirentlerinde akıl oyunları önemini yitirip Pan'a kurban edilirken. Gecenin bir yarısında oldu işte karanlığın alabildiğine en genç ve en etkili olduğu bir saatte tam da bir doğum günü hediyesi gibi tüm ihtişamı ve kusursuz asude güzelliği ile karşımdaydı. Saygı duyup eğildim önünde, sadakat yemini etmiş, kılıcımı emrine amade etmiştim. Artık ışıksız değildim.
Yağan yağmuru artık seviyorum her damlasında zihnimde unutmadığım o ışığı güncelliyordu içimde. Ve kitaplar, kitaplar okuyorum onun yolunda ilerlemek, onu tanımak ve belki de ona hep bir adım yakınlaşmak adına. Yıllardır biriktirdiğim suskunluğumu artık ona döküyorum o benim günlüğüm, karanlık ve ışıksız ruhumun seyir defteri bazen kör eden bazen de beni aydınlatan günışığı...
Günışığı anıları..
Bölüm 1.
Yazarın
Sonraki Yazısı