Söylediğin
sözlerle çeldin bir an aklımı
Duygu mantığı yendi değiştirdin fikrimi
Avucunun
içinde tutunca ellerimi
Hissetsen
şaşırırdın Leyla’sı hallerimi
Hürrem
Sultan diyorsun iki sözün birinde
Birazcık düşünürdüm olsam senin yerinde
Ne bir
sarayım oldu ne bir gönülde tahtım
Her zaman çelme taktı gülmeyen kara bahtım
Ebem
kirmanı gibi dönsem de yana yana
Aşk çölünde gezmeyi çok gördü felek bana
Su içtiğim pınarlar sanki birer seraptı
Yaşadığım her günüm bir birinden haraptı
Esamisi kaybolmuş kırk yamalı bir çulum
Ömrüm
hazan olsa da geçmeyecek açlığım
Bitmedi
bitmeyecek bu bedevi güçlüğüm
Damlalarım
gözümde ne tükendi be bitti
Dillenmeyen bu yara beni perişan etti
Ben
dertten kaçar oldum huzur ise hep benden
Mutlu bir gün görmeden bu can çıkacak tenden
Dünyayı da verseler hiç birinde gözüm yok
Gülmeyen
bu kadere artık benim sözüm yok
Deme ki şimdi bana umudunu yitirme
Unut gitsin geçmişi hiç aklına getirme
Sabret sen biraz daha mesut anlar kapında
Mangal
gibi yürek var o yıkılmaz yapında
Beyaz
atlı prensin bir gün seni bulacak
Mutluluk
kapınızda asil köle olacak
Ahşaptan yapılacak dört odalı eviniz
Düşmanı çatlatacak içinde ki seviniz
Uyuyup
uyandıkça o yâr seni öpecek
Âleme rest çekecek başına taç yapacak
Sus
artık ne olursun lal olsun o dillerin
Tutmasın ellerimi o titreyen ellerin
Kapat
şu avucumu daha falıma bakma
Ben zaten
derbederim yeter içimi yakma
Dünya koskoca bir han bende bir garip yolcu
Yalan sözlere artık inanmıyorum falcı