Edebin her halinde,
lisan-ı kemaliyetin vecdinde sudur ediyordu
Onun refakatinde geçirdiğim
heran kalbime zindelik zerkediyordu
Başlıyordu anlatmaya
o an suallerin mahcubiyetini aksettirerek
Sanki ben ne kadar malikim
diyen feryadı sancıyla yudumlayarak
Zihnimi kuşatan sualler,
gönlüme düşen pervaneleri yokluyordum
Bu kadar uryanlaşan vecdi
ve ihsanlaşan halete ibretle bakıyordum
Boğazımın kuruduğunun
farkındaydım, ya sabır diye hayıflandım
Zahmet vermek istemiyordum
ve o anı kalbime sürurla taşıyordum
Demek ki hala edebin
adabın çehresinden akseden aşkı alkışlıyordum
Ruhumun derinliklerinden hissettiğim
hicranı, sürurla yaşıyordum
Ne kadar tensellik varsa,
nefsimin bizarlığı kalbimi hüzünle yoklasa
Ruhumun hicran damlaları,
mananın hakikatiyle ve aşkla yoğrulsa
Hasretiyle şad olduğum
elim teslimiyetim sevdanın feyziyle buluşsa
Ne kadar bizarlığım ve hüzün
dağlarım varsa, aşk-ı baki onu kuşatsa
Mustafa CİLASUN