Bir zamanlar çok eski zamanlar.Aşk ile sadakat çok iyi dostlarmış içtikleri su ayrı gitmez hangi kalbe girerlerse birlikte giderlermiş.Her yaşta insan, aşkı ve sadakati sevinerek karşılar gönül evinin en güzel odasında konuk ederlermiş.
AşK hiç bir kalpte uzun süre durmaz yerini sevgiye bırakır gidermiş.Sadakat değişik özelliği olan bir duygu olduğu için, girdiği kalbe hemen bir sarmaşık örer bu sarmaşık birbirine aşık olan insanların yüreğinde köklenir sürekli çiçekler açar hiç kurumaz solmazmış.İşi bittikten sonra sadakat köklerini o kalbe bırakır aşkla birlikte yine gönül seyehatlerine devam ederlermiş.
Sevgi aşktan devraldığı vazifeyi mutlulukla devam ettirir sadakat kökleri sayesinde kalplerde yıllarca yaşarmış.İşte her şey böyle yolunda giderken bir gün,ortaya ihanet çıkmış.Bakmış ki aşk ile sadakat mutlu mesut geziyorlar gittikleri her yer güllük gülistanlık.Bende gezer bende gönülleri fetih ederim demiş.Ama hangi kalbe girse istenmemiş sevilmemiş çünki sadakat kökleri buna izin vermiyormuş.
Çok kızmış öfkelenmiş hatta kinlenmiş ve demiş ki;
Ben de ne yapıp edip bir çaresini bulucak sadakat köklerini kurutacağım.
Ama tek başına başaramıyacağını düşünerek kendine bir ortak aramış.Ve aklına yalan gelmiş.
İşte! Diye sevinçle bağırmış.Buldum bende yalanla ortak olurum bu işin üstesinden ancak onunla geliriz demiş.Düşmüş yola yalanın evine varmış.Yalan dışı yaldızlı içi kara bir köşkte yaşıyormuş.Dışardan bakıldığında pırıl pırıl parlayan süslü duvarları ile herkesin ilgisini çeker, bu pırıltıya kapılanlar yalan evine girdiklerinde içerdeki karanlığın karasına bulaşır bir daha kurtulamazlarmış..
Yalan ihaneti gülerek kabul etmiş baş köşeye oturtup ikramlarda bulunmuş.Öyle bir şarap sunmuş ki içen lezzetiyle sarhoş olur bir daha ayılamaz dili hep yalan söylermiş. Neyse oturmuşlar konuşmuşlar. İhanet fikrini isteğini anlatmış yalana, ve yardım istemiş.
Aşk ile sadakat bütün yürekleri geziyor sevgi bırakıyor sadakat öyle köklü bir sarmaşık örüyor ki o gittikten sonra da asla kurumuyor solmuyor.Bende gönüllere girmek orada kendime bir düzen kurmak istiyorum ama başaramıyorum ne olur bana yardım et.
Yalan sinsi sinsi gülmüş aman dostum düşündüğün şeye bak sen o işi bana bırak. Şimdi yiyelim içelim eğlenelim yarın ilk işimiz seninle seyehate çıkmak olacak demiş.
Ertesi sabah yalan en pırıltılı en süslü kıyafetlerini giymiş ve ihanete demiş ki sen eteğimin altına gizleneceksin seni kimse görmeyecek.Ben önce insanların nefsine girerim oraya yerleşirim sonra hızla yüreğine çıkar ve diline hükmederim benim işim bittiğinde sen gelecek ve ne yapmak istiyorsan yapacaksın.Ama de bana bakalım çantanda neler var bileyim ki ona göre hazırlanayım.
İhanet çantasını açmış tek tek göstermiş.Bak şu kırmızı renk olan öfke,şu sarı hırs,mor olansa şehvet demiş.Yalan hayranlıkla söylenmiş malzemen iyiymiş şimdi bende sana fitne ve kıskançlığı vereceğim.Onlarında yardımı ile çok kötülükler yapacaksınız.
Şimdi ilk işimizi seçelim.Gel bak şu karşıdaki evi görüyor musun orada birbirine aşık iki sevgili yaşar epeydir sinir oluyordum haydi onların saadetini bozalım.Yalan yılan gibi sürünerek önce kızın kalp kapısına bakmış ama sımsıkı kapalı dönmüş delikanlının kapısına oda kapalı.
Bir yolunu bulmalıyım diye düşünmüş ve ihanete senin şu öfkeden bir miktar ver bakalım.Almış öfkeyi genç kızın rüyasına atmış kız rüyasında eşinin kendini tokatladığını görmüş öfkeyle uyanmış eşini de uyandırmış sen beni nasıl tokatlarsın diye bağırmış.
Delikanlı şaşırmış kız söylenmeye devam edince oda öfkelenmiş karşılıklı tartışmaya başlamışlar ikisi de birbirini kırmış üzmüş.İşte yalan hemen her ikisinin de nefsine o zayıf anlarında girivermiş.Ve planlarını hızla uygulamaya başlamış.Çok kısa sürede sevgililerin araları açılmaya delikanlı evine geç gelmeye başlamış.Bu tavrına da yalanlarla mazeret uyduruyormuş.
Ve ihanet girmiş önce delikanlının kalbine tüm kötü tohumlarını ekmiş hırs,şehvet,art niyet.Yalanda kızın kalbine kıskançlığı atınca o mutluluk dolu yuva kısa zamanda cehennem olmuş her ikisine de.Yalan ve ihanet karşıdan keyifle izliyor marifetlerinden büyük bir sevinç duyuyorlarmış.Sonra bir çocuğun kalbine girmişler.Çok başarılı ve iyi huylu olan bu çocuğun nefsini de kötü arkadaşla kandırmışlar.Çocuk okula gitmek yerine sokaklarda avare avare geziyor derslerini ihmal ediyor anne babasına da okula gittim diyerek yalan söylüyormuş.
Derken birbirini çok seven iki dostun arasına girmiş ihanet.İki dost aralarında paylaşılmış tüm gizli sırları dökmüşler.Öfkeye kapılıp kavgalar etmişler sonra birbirlerine yalan söyleyip inkar etmişler.Yaptıkları kötülükler öyle büyük haz veriyormuş ki ihanetle yalana daha büyük bir kötülük yapmaya karar vermişler.
Ve o ülkenin sultanına musallat olmuşlar.Son derece adil ve halkını seven sultanın önce yalan girmiş nefsine sonra yardımcısı aç gözlülüğü salmış sultanın yüreğine.Sultan başlamış hazine kasasından çalmaya yiyor içiyor keyfince savuruyor muş.Hırs bürümüş içini halkına zalimleşmiş verebileceklerinden fazla vergiler istiyor alıyor halkına zulüm ediyormuş.Sıra ihanete gelmiş ve oda sultanın aklına girmiş.Sultan ülkesini satmaya başlamış.En çok neresi para ediyorsa satıyor hatta ülke sırlarını bile veriyormuş kötü insanlara.Yavaş yavaş halkını karanlığa sürüklüyormuş.
Yalan ve ihanetin girdiği yürekler tüm ülkeyi karıştırmış sevgiyi atmışlar sadakat köklerini sökmüşler. İşleri bitip amaçlarına ulaştıklarında bencilliği bırakıp kaçmışlar.
Aşk ve sadakat ise bu olup bitenler karşısında ağlıyorlarmış.Sadakat aşkı hiç yalnız bırakmamış bu zor günlerinde.Aşk o kadar çok ağlamış ki göz yaşları bulutlar dolusu yağmur olmuş kırk gün kırk gece o ülkeye yağmış yağmış..
Yağmur suları sel olup taşmaya başlayınca işte o zaman bir mucize olmuş.Aşkın gözyaşları ile akan yağmur suları içine yalan ve ihanetin girdiği tüm kalpleri yıkamış arındırmış.Aşk büyük bir sevinçle gördükleri karşısında heyecanlanıp gözyaşlarına demiş ki; Bundan böyle sizin göreviniz kirlenen kalpleri temizlemektir.Size nedamet ve vicdan yardım edecek.Sizin olduğunuz yüreklere kötülük girse bile akacak yıkayacak ve temizleyeceksiniz.İşte o gün bu gündür gözyaşları insanların imdadına yetişir vicdan ve nedamet hissi ile onları arındırırmış.O yağmurlar sel olur sel sularında yalan ve ihanetin bıraktığı kötülükler boğulup yok olurmuş.
Bu masalın sonunda gökten üç elma düşmemiş ama yağmur suları elma ağaçlarına meyve ve bereket getirmiş.Aşk ve sadakat tüm kötülüklere rağmen,iyi insanların yüreğinde yaşamaya hala devam ediyorlarmış.
ŞÜKRAN AYDOĞAN ( GÜLCENAZ )
(
Aşkın Gözyaşları Bir Gülcenaz Masalı başlıklı yazı
Şükran Aydoğan tarafından
3.12.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.