Saçlarım neden beyazladı diye sorma !
Ben
onları değirmende ağartmadım…
Hani
buğdayı ağartmak için kullanılan değirmen taşı var ya !
Benim
yüreğimde de sabır taşı var…
Her
babayiğidin harcı değildir kalbinde taş taşımak…
Analar
yüreğine taş basar,
Ben
ise sabrıma taş basarım…
El
kızı değil mi sorar beyazların sebebini…
Hiç irsi derim… Dayıma çekmişim…
Bilmez
ki sabrıma taş bastığımı…
Bu
saçları ben boşuna ağartmadım, ey ahu… ey dilber !
Kan
kusmadım !
Cana
kıymadım !
Karınca incitmedim !
Of
demedim !
Saçlarımın günahını mı sorarsın…
Yapamadıklarımın bedeli onlar…
Anam
olsaydı derdi ki ; “seni doğuracağıma taş doğursaydım…”
Ana
sen beni doğru doğurdun…
Bedelimi
saçlarıma verdim ama…
Beyazlarım doğruluğunun akıdır…
Bağırcımda sevdiğim yoksa şu an !
Bedelimi
sabır saçlarım ödüyor…
Bekle
beni sevdiceğim !
Taşlar ağaracak, saçlarım ağaracak,
Gün
ağaracak, tan ağaracak…
O
vuslatı sabırsızlıkla bekleyeceğim…
Bana
anlamsız bir “evet” diyeceğin
günü bedelini saçlarımla ödesem de…
Ey
Vuslat, doğacaktır sana güneş gibi İlahi Aşkın…
Kim
bilir, belki yarın, belki yarından da yakın !
Sabret
Vuslat’ım, Yusuf sabreyledi dipsiz
kuyularda sabır sevdasıyla,
Kavuşmak bir ömre bedelse, bekle beni ey
sevgili kabir sevdasıyla…
Ali
Özdemir
16.12.2011
– 02:07