Ekşimiş sancıları kırağı çalıyor
Sokaklarda çürümüş uğultular
Künyem yörüngesinden kopuk
Düşlerime felç inmiş
Bir bardak keskin gece içiyorum
Tuvalleri yırtmaya çalışan kadınlar
Tuvallerinden çıkamayan kadınlar
Bir ırmağın göğsünde sızsam
Bir deri bir düş kaldım
Anılarım çınlıyor boynumda
En günahsız putlara aşık oldum
Şakağımda derin bir aforoz izi
Burada keselim rejisör!
Burada keselim bileklerimizdeki şifreleri!
Biraz geriye al sevişmelerimi diyeceğim, alamayacaksın.
Hangi sevişmelerde kötü oynadım diyeceğim, susacaksın.
En son öyküde bir çekirgeydim anımsarsan
Kaç kere zıplamıştım kalbimin üzerinden?
Ruhuma giren kramp, kaç karanlık öncesi bile görülebilen
Bir kuşun ellerinden tutup birlikte vurgun yemek
O kadınların saçlarının küskün yerlerinde yıkanmak
Çok dağınığım nasıl toplarım bunca siyahı
Bu sözcüklerin arasından tren geçer
Yumuşacık bir banliyönün kıyısında
Kalemden kadehler
Kadehten kalemler
Sayfalar sarhoş, herkes ölmeye hazır
Herkesin şakağında bir düello
Kan çanakları devrilmek üzere
Başımda bir liraya aldığım ucuz bir hale
Sırtımda eskiciden aldığım bir çift kanat
Değirmenin gölgesindeyim
Öğütüyorum taşlaşmış harflerle doğurganlığımı
Kendini düş sanan bir deli
Komiği süzülmüş kahkahalar
Menteşesi çıkmış bakışlar
Röntgen bıyıklı adamlar
Ruhumda kocaman bir kamera
Heyecandan tüme varacağım neredeyse
Bu kaçıncı bölümdü?
Bu kaçıncı bölünüştü?
Bir yanlışlık olmasın, hesabı tekrar kontrol eder misiniz?
Oktay Coşar