Kül Tutulması
şiarı bir küldür
öncesinde alımlı bir ateş
mazisinde çelikten bir ruj
bir denizci rüyasının duvarında
dans eden safir tablo
kıyılarını lime lime eden sinsi korsanlar
iki vicdanları da göz bantlarıyla kapalı
buldukları her ışığı katledenler
sadece kendi küflerine tapanlar
gördükleri her güveni çöl ruhuyla temizleyenler
o küllerin dahi
ruhu olduğuna inanmayanlar
ağzı yırtık gecelerden akan müşfik aşklar
dilleri olsa da dalgaların
köpüklense
altına kor sevda atılmış kara kazanlar
ve kül kedileri kazan kaldırsa yeniden
bedelli sevme olmaz
cimri bir ihanet daha fazla doyacak diye
uçukları çıkar törpülenmemiş
bedeli ödenmemiş her öpüşün
damarlarımdan akan ekşimiş bir bal tadı
ırmaktaşlarıyla örülü limanlarım
dumanı dudaklarında bir külü anıyorum
sevmelere nakışlı her nabız kutsaldır
veballer çağı bitmiyor bin türlü
kirli rüyalarım sevdiklerime şantaj peşinde
günde beş umut güzel sözcükler kılıyorum yine de
o küllerden serpiyorum ruhuma
yine de tutmuyor tenim mühür
yine de soluk tutmuyor dokuma tezgahım
kavuşamayan bir gündüz
gözlerimin içindeki satır araları
uykusuz bir kül tutulması bu
alfabemin üç harfi hep yasta
ece kokulu
dibi çekilen suya
Oktay Coşar
(
Kül Tutulması başlıklı yazı
marcel tarafından
29.01.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.