Yataktasın sol yanında solucan larvası
Çek ayaklarını soğuk kasığına ve ağla
Başının altında yüzüm, say ki buz mavisi bir hüzün
Kurut gözyaşlarını avuçlarımda, gülümse sonra
Cam gece, uzamış düş ezgisi kesilmiş soluğunda
Yalnızsın orada tenha bir kum saatisin ve raşe
Donmuş gecenin en puşt yerinde gölgen
Kanat gözlerinle duvarların uğultusunu
Çek elini ölü dilde yazılmış solgun bir günceden
Ayakları kopmuş örümcekelerin hatmiyle
Yırtılmış bir ağın tutsak Azizesi
Toprak doldurup gözlerime gittin sen
Ellerinin beyazına bulaşmış ölü siyahıyım
Her sabah ekmeğine sürdüğün katran karası gün
İhanetten dökülen kirpiklerine yağmurum
Sırtımda taşıdığım haç diyorum dağlanmış
Alnında iki hira taşı, ölü peygamber tırnakları
Her katilin kutsal vedasıdır,( nasıl bilirdinizin) son duası
Bilirim yılanın ağzından içilen sütün
Zehriyle kundaklanırken her cenin
Lal bekler kuşlar, kurgulanırken kıyametim
Putlara inanırım yontulara ve taşlara
Sunağında yakılmış Zerdüşken cesedim
Bir şaman hatmeder beni ay geçimi
Buzdan ve tuzdan çözülür suretin
Evet evet sen soyunursun bütün sularda
Tüm nefesi donar bu kentin
Bir şiir yazılır yokluğuna ve gün biter
Kurur gözlerimde arkaik zaman
Erir camlardan baktığım bütün şehirler
Aç kancıl çakallar çöker uykuma
Ölü ağızla öper sesimi bir kadın
Kalbi durur o risali de hatıratın
Unutulur, bir mezar taşına yazılan masal
....
ÇC_