Sağda solda konuşup, atıp tutacağına
Al kalemi eline biliyorsan sen de yaz
Üstat sayıp kendini, hava atacağına
Kibri ayakaltına alıyorsan sen de yaz
 
Sen de yaz silinmesin, nur olsun mürekkebin
Engin gönüllü ol ki, örnek olsun edebin
Karanlık ufukların insanları hep bedbin
Karanlığın kalbini deliyorsan sen de yaz
 
Zalimlere baş eğme, Köroğlu ol çık dağa
Mertliğin nişanını, yazdır yıllara, çağa
Karun olsa ne yazar, boyun eğme alçağa
Hakikat kılıcını çalıyorsan sen de yaz  

Aman dilerse bir can, ona yol ver, yolak ver
Suyu merhamet olan, çağıldayan bulak ver
Dede Korkut’u dinle, kopuzuna kulak ver
Sazı gönül teliyle çalıyorsan sen de yaz
 
Sevgi ek, kin yerine, filizlensin dal versin
Çiçek açsın solmayan, arı konsun, bal versin
İhlâs ile yoğrulsun, neslin istikbal versin
Hizmet aşkıyla dostum doluyorsan sen de yaz
 
Canın kadar her canı kutsal bil, öyle düşün
Empati tezgâhında, şekillensin görüşün
Dürüstlüğü ilke et, huzurla dolsun döşün
Huzuru can evinde buluyorsan sen de yaz
 
Saygılı ol Rabbinin, muhteşem eserine
Ön yargılı davranma, hasmınsa da birine
Doğru yolda gidenin taş koyma tekerine
Uçurumdan düşeni çeliyorsan sen de yaz
 
Cesaretli olurmuş, atalar der ki cahil
İstemem olmayasın, sen de onlara dâhil
Boğulmadan ummanda, arasana bir sahil
Gemini Hak suyuna salıyorsan sen de yaz
 
Affet ki, af olasın, kin gönülün kiridir
Affetmeyi bilmeyen, nefsinin esiridir
Hoşgörülü olanlar küçük değil, iridir
Kalbinden kötülüğü siliyorsan sen de yaz
 
Erenlere, pirlere sırtını dönme sakın
Taptuk’un olmaz ise, Yunusça dönmez çarkın
İhtiras havuzunda yıkanmayı bırakın
İhlâs denizlerine dalıyorsan sen de yaz
 
Ol da Mevlana gibi, Mevla’ya doğru yürü
Uymazsa nefis sana, yakasından tut, sürü
Beşer şaşarmış çünkü, nefisinden ötürü
Nefsi yenmekte sebat kılıyorsan sen de yaz
 
Vardır elbet ecrin de, onar onar katları
Kazanana ne mutlu, renklenir hayatları
Bir küçücük tebessüm, şu hayatın tatları
Şükür ederek mutlu oluyorsan sen de yaz
 
Asla kırma bir gönlü, incitme hiçbir canı
Hiç incitmek olur mu? Anınca Yaratanı
Sevginin olmaz asla, milliyeti, vatanı
Nifakı dilim dilim diliyorsan sen de yaz
 
Sağlıkta ve varlıkta, arkadaşın çok olur
Kadim dost bildiklerin, dar gününde yok olur
Yalnızlık! Nasıl desem, ciğerinde ok olur
Şu dünyanın haline gülüyorsan sen de yaz

"Fanisin" yazmışlardı, kapının eşiğine
Vurulmuştu bu mühür, doğarken beşiğine
Dünya ayrılık yeri, hasretsin aşığına
Onun aşkıyla her gün ölüyorsan sen de yaz

İnci, mercan dökmeli, kültür kokmalı kalem
Kapısını açmalı, sırlarla dolu âlem
İnkâr sarmaşıkları, çektirir ruha elem
İrfan kalemi ile yoluyorsan sen de yaz

Sende yaz Abdulhadi satır satır kendini
Okuyanlar aştılar, karanlığın bendini
Benliğine taktırma, cehalet kemendini
Uykunu bu uğurda bölüyorsan sen de yaz

 
Abdulhadi Bay
 
( Sen De Yaz Destanı başlıklı yazı A.Hadi BAY tarafından 5.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu