Soyunda öyle bir yücelik var ki,
Bir devre adını yazdırdın lale.
Aslın, asaletin sevene yar ki,
Yüzyıla mührünü kazdırdın lale.
Osmanlı vaslına verince önem,
Zirveye oturdun uzun bir dönem,
Al lale Aslı’ydı, mor lale sanem,
Aşığa, maşuğu kızdırdın lale.
Sadabat’ta bezm-i âlem kurdurdun,
Çırağan’da güzelleri durdurdun,
Ahüzardan lalezara vardırdın,
Zevk ile sefayı azdırdın lale.
Saraylılar endamına vurgundu,
Sevenlerin hüzünlüydü, durgundu,
Damat Paşa son zamanda yorgundu,
Fitneyi saraya sızdırdın lale.
Hep sevdin, sevildin aşkla hislendin,
Çini çini, desen desen süslendin,
Ebru oldun ak kâğıda seslendin,
Şaire şiirler yazdırdın lale.
Laleli’de lale köşkü meşhurdu,
Hüsnün gören büyülendi, şaşırdı,
Varlığın veziri derde düşürdü,
Üçüncü Ahmet’i bezdirdin lale.
Efsunlu renginden elif işledim,
Vakarlı halinden sevgi düşledim,
Harikaydın, kızıl güle eşledim,
Ruhumu peşinde gezdirdin lale.
Hala vakarlısın, hala güzelsin,
Hala nadidesin, hala özelsin,
Bugün varsın, yarın da var ezelsin,
Adına mısralar düzdürdün lale.
Rabia Barış