Nasıl Hecelersen Hecele Hep Aynı Biçimde Yazılır Ayrılık
Ayrılık,hatıralardan
başlarmış akmaya,çağlarmış yüreğine geldiğinde.Sel olur gidermiş bir
parçan.
ve kuruyup giderken ruhun,
çiselemeye başlarmış
zaman.
Ayrılıklar neden bu kadar üzer neden bu kadar çaresiz bırakır
ki insanı.
Sanıyorum bilek burkulması gibi. ilk anda vücut sıcakken insan
acısını hissetmiyor, ama soğuduğunda.....
Bu çaresizlik rafına
konduğum tarihten beri lehim tutmayan iki farklı metal parçasıydık, ki bir o
yüzden bir bütün olamadık.Çalıştık çabaladık denedik, uzlaşamadık bir
türlü.Dayanmaya çalıştık, ama omuzlarımıza binen yük bir insanın taşıyacağından
çok daha fazlaydı,haliyle yorulduk. Tahammlsüzlük sınırlarımız çoktan tampon
bölge oluşturdu sığınmacı duygular şehrinde.Ayrılık ülkesinden başka hiç bir
ülke tanımadı varlığımızı.Hatırı sayılı duygular girmeye çalıştı araya
ama,kıskançlık lobisi,herşeyin üzerine çıkarak varlığını hissetirdi.Bize düşen
ise tüm hak ve sevgi özgürlüklerimizi tarafsız olan bana dokunmayan ayrılık bin
yaşasın felsefesiyle barışık olan iki yüzlü barış elçisine teslim ederek tampon
bölgeden ayrılmak zorunda kalmaktır.
Bu kadar fedakarlık ve zahmetle
oluşturulan sevgi ülkesinden ayrılmak çok zordu.Dönüş yolunda
ülke
sınırlarından geçerken tüm anıların selam durması,zamanında yaşadığın
sevinçlerin bayrak
sallaması,Güneşin batışını birlikte seyrettiğiniz
tepenin yanından ,ilk defa yalnız geçerken
güneşin size sırtını
dönmesi,çok acı koydu bu sefer.
Yokluk tarifi olmazmış işte. Anılar hep
güzeldir be tanınmayan sevdamın elçisi,senin sınırları yavaş yavaş terk
ederken,dilerim aklında üzüntüler yerine,tebessümler kalırsa ülkeler arası acı
üzüntü ve sıkılgan ürünlerin ihraç ve ithalinin devam edeceğinden bahsetmenin de
anlamı yok artık....
Ama sana bir anımızı hatırlatayım,hala gözlerimde
tebbessüm dudağımda bir damla yaşla anarım.Birgün evde ses olsun sıkıyorum diye
bir hayvan al demiştin bana, bense sana
oval bir kapta balık
almıştım,akşam eve getirdiğimde balık mı ses çıkaracak? diye kahkahalarla
gülmüştün.Bende sana demiştim ki
-sen günü gelince bütün
sevinç,neşe,umut ,dert ,keder,sıkıntılarını anlat balık ser verir ama sır vermez
suya demiştim.Olurya birgün , birimiz vazgeçer; yoruldum, bitirelim derse, hele
ayrılık gelince, iki avucun arasında duran oval cam akvaryumu bırakınca birden
yere cam kırıkları saplanır tenine ve tenime...Demiştim ya acısı hemen
hissedilmez, biraz zaman geçince, idrak edilince söylenenler, düşünmeye
başladıkça acıtır. Cam kırılmıştır artık..Düşünsene hayallerinde içine
sığdırıldığı sevinç,hüzün umut,aklına gelen ne varsa cam kırıldığı zaman, içinde
esas varolan hayal kırıklıkları da saçılır etrafa.Offf off.
Aslında hep
hayal kırıklıklarıdır tene kan bulaştıran....
Şunda hemfikiriz ki,
aklınızdan hiç geçmemiştir oysaki, hazırlıksız yakalandığınız bu terkedilişe
alışmak istemezsiniz. O yüzden toplamazsınız etrafı bir çırpıda,size
saplananların dışındaki kırıkları bırakırsınız düştükleri yerde,onlar yakamoz
gtibi pırıl pırıl parlarken cam kırıkları yerde, hayal kırıklıkları un ufak
olmuştur,olayın sıcaklığıyla önceleri farketmezsiniz onları da.
Belli bir
zaman sonra cam kırıklarının olduğu yere dalgınlıkla bir kez daha basaarsınız
ayağınızı işte o batan her neyse bütün acıları tekrar yaşatır size.Eee baktınız
ki olmuyor olmayacak,
toplayamadığınız vakitte, kendinizi yüzüstü
bırakırsınız cam kırıklarınının üstüne, çivi çiviyi söker mantığıyla.(o zaman
kelpeten daha bulunmamıştı diyelim..... Amaaan espriye bak,neyse...)
hayallerinizdir önceleri sizi yaşama bağlayan. siz yaşamla aranızdaki bağı
koparmayı seçersiniz bir şekilde işte.
Dedim ya o an keskin uçlu cam
parçacıkları kanatıp yakacak sanarsınız canınızı; halbuki yanılırsınız çünkü her
daim hayal kırıklıklarıdır tene kan bulaştıran...
İşte halim pulu olmayan
mektup zarfından farkım kalmaz
Hatırlarmısın onca yol kat
etmiş ancak henüz gideceği yere varmamış bir mektup zarfını üzerindeki puldan
ayırmak gibidir,ne mektup gidebilir artık gideceği yere, ne de pul bir işe yarar
yırtık pırtık haliyle.
Son söz,
kanadı kırılmış bir
kuş,
yuvası yıkılmış,
darmadağın ne kadar uçabilirse o kadar
uçuyor.
göz yaşlarından bir pınar,
kaynağından kurumuş,
umutsuz
ne kadar çağlayabilirse o kadar...
(
Nasıl Hecelersen Hecele Hep Aynı Biçimde Yazılır Ayrılık başlıklı yazı
ertn tarafından
23.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.