Yalnızlık nedir? 
Yanımızda hiç kimsenin olmaması, tek başına kalmamız mıdır? 
Bu şekilde kabul edenler olabilir. Bu kabule ititrazım yok. 
Ama kalabalıklar içinde de yalnız kalamaz mı insan? 
Mesela şehirlerdeki apartman hayatı bu kalabalıklar arasındaki yalnızlığın kanıtı olarak kabul edilemez mi? 
Yaşadığımız apartman ya da sitede çoğunlukla bitişiğimizdeki, altımızdaki veya üstümüzdeki komşumuzu bile tanımadığımız olmuyor mu? Apartmana girerken ya da çıkarken insanlarla karşılaştığımızda selam verme, selam alma her defasında gerçekleşiyor mu? 
Gazetelerden okuyoruz, bir apartmanda tek başına yaşayan bazı kişilerin cesetleri öldüklerinden haftalarca hatta aylarca sonra fark edilebiliyor. O da cesetleri kokup etrafa rahatsız edici kokular yaydığı için. Koku da olmasa belki de yıllarca anlaşılmayacak öldükleri. 



*** 
Yalnızlık deyince bir de evlerimizde, hayvanat bahçelerimizde beslediğimiz hayvanlar aklıma gelir nedense. 
Sevdiğimizi söyleyip de kendi cinslerinden ayırdığımız hayvanlarımız. Yani yalnızlaştırdığımız hayvanlarımız. 50-60 santimetrekareden 30-40 metrekareye varıncaya kadar çeşitli kafeslerde tuttuğumuz hayvanlarımız… 
Onlara yaptığımız bu haksızlığı düşündükçe evde, hayvanat bahçesinde hayvan bakmaya/beslemeye şiddetle karşı çıkıyorum. 
Bırakalım onları doğaya, yaşasınlar gönüllerince doya doya… 
Onları gerçekten çok seviyorsak doğal yaşam alanlarını işgal etmekten vaz geçelim. 

*** 
Yalnızlık korku da verir kimi zaman. 
Bazıları yalnızlıktan, dış dünyadan gelecek tehlikeler nedeniyle korkarlar. 
Bazıları hortlak, cin gibi hayali varlıklar nedeniyle korkarlar . 
Bazıları ise vicdanları ile başbaşa kalacakları için korkarlar. 

*** 
Yalnızlığın güzel yanları da vardır. 
Kendinle hesaplaşırsın. 
Hatalarını görürsün. 
Kendini tanırsın. 
Dingin bir kafaya kavuşursun. 
Ruhun özgürleşir. 
Düşünce dünyan değişir. 


*** 
Ben yalnızlığı severim. 
Ama yalnızlığı yalnız yaşamayı severim. 

*** 
Yattığımda oynadığım hayali bir oyunum var. Bakın anlatayım: 
Yalnızlığımı yalnız yaşarken bazen uzay aracıma bir düşünce sinyali gönderip onu çağırırım. Anında gelir. Kocaman bir uzay gemisidir bu araç. Bir büyük uçak kadar vardır. Hiç tükenmeyen kullanıldıkça yenilenen cep telefonu büyüklüğünde bir enerji kaynağına ve bir evdeki her türlü konfora sahiptir. 
Onunla uzayda dolaşmak bana zevk verir. Aya ve Marsa gittim. Güneşe çok yaklaştım. Güneşteki patlamaları izlemek istiyorum, ama bir türlü kısmet olmadı. Ne zaman güneşe en yakın noktaya ulaşsam hemencecik uykuya dalıyorum. 
Güneşi iyice gördükten sonra Samanyolu’nu da izlemek istiyorum. 


*** 
Uzay aracımdan çıkıp uzayda tek başıma dolaşmayı merak etmiyor değilim, ama yapamıyorum. Neden mi? Çünkü itiraf etmek gerekirse: Korkuyorum. 
Belki de kendimle de çelişiyorum, çünkü hani “yalnızlığı, yalnız yaşamayı” seviyordum!... 

***
( Yalnızlığı Yalnız Yaşamak başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 17.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu