*Hayat bir sofradır. Kimi hiç oturamaz, kimi bir-iki lokma alıp kalkmak zorunda kalır. Buna karşılık karınlarını doyuranlar olduğu gibi, çatlayıncaya kadar yiyenler de vardır.

*Bir de baktım ki zaman beni hiç umursamıyor. Bu yüzden ben de artık onu takmıyorum!

*İçinden gelerek gülümseyen her yüz, dostluk için bir davetiyedir.

*Dilinle döven, elinle dövenden daha fazla acı verir.

*Cahilliğine, bilgisizliğine fazla ses çıkaramam, belki bir sebebi vardır diye düşünürüm. Ama haddini bilmezsen asla affedemem.

*Gözlerini senden kaçırıyorsa mutlaka bilmenden çekindiği bir şey vardır.

*Sevmek için sebep aranmaz.

*Sen iyi bir oyuncu isen, hayatın sana oynayacağı oyundan hiç korkun olmaz. Yok, kötü bir oyuncu isen, hayat seni defalarca hezimete uğratır.

*Kitap gibi değil, defter gibi olanı dost seçerim. Böylece hep ben onu dinlemek zorunda kalmamış olurum.

*Beceriksizler çözmeyi değil de düğüm atmayı iyi bilirler. O nedenle de el attıkları her konu kördüğüm haline gelir.

*Tarih, hainlerin işleri bitince, kendilerini kullananlar tarafından yok edildiği örneklerle doludur. Yani kullan, at ve sifonu çek!

*Din ticareti yapanlar, sıfır sermayesi olan, getirisi oldukça yüksek bir iş kurmuş olan uyanık müteşebbislerdir.

*Yıllar önce adam arayanların olduğunu duymuştum. Hâlâ arıyorlarmış! Bulurlarsa lütfen bana da haber versinler…

*Dünyayı güzelleştiren aşk mı?

*Zor iştir insanın kendini tanıması; ondan daha da zordur tanıdıktan sonra kendini sevmesi.

* Takip ediliyorsanız arkanızdakilerin bütün sorumlulukları sırtınıza biner; takip ediyorsanız sadece kendinizden sorumlusunuzdur.

*Candan gülücüğü sahtesinden ayırt edebildiğinde hayat ile ilgili çok önemli bir bilgiye ulaşmış olursun. Çünkü artık, kolay kolay tuzaklara düşmezsin.

*Ahlâk, bir toplumun temelidir. O yüzden bir toplumdaki ahlâkî çöküş, o toplumun da sonu demektir.

*Kalabalıkların karanlığa götürdüğü çok insan gördüm; aydınlığa çıkardığına ise hiç rastlamadım.

*Önyargı, bir insanın özgürlüğünün kendisi tarafından kısıtlanmasıdır.

*Hayalleri küçük olanın; hedefleri de dünyası da küçüktür.

*Aklıma gelen kötü, çirkin, rahatsız edici, olumsuz düşünceleri siyah bir poşete koyuyorum; güzel olan düşünceleri ise bir bahçeye ekip sevgi ile suluyorum. Bu beni rahatlatıyor, huzur veriyor. Siyah poşettekiler tabi ki tamamen yok olmuyorlar, zaman zaman tekrar ortaya çıkabiliyorlar. Fark ettiğimde onları tekrar yerlerine gönderiyorum. Bahçem ise her geçen gün biraz daha genişliyor.

*Kalbinle göremiyorsan, gözlerinin sağlamlığı ile övünmen gereksiz.

*Benim sevincimi, üzüntümü paylaşmamı sana teklif edemem; dilersen özgürlüğümü paylaşalım!

*Hayat, durduk yerde sana gülmez; bir de sen onu güldürmeyi denesen!

*Evreni anlamaya çalışan kişiye –bir felsefî sistem kurmamış bile olsa- ben filozof derim.

*Evrendeki hoşgörüye hayran kalmamak mümkün mü? Baksanıza her ırktan her türlü özelliğe sahip insanı, her türden hayvanı, her çeşit bitkiyi ve her türlü cansız varlığı içinde barındırıyor.

*Madde ben’in dışında, ben’den bağımsız olarak var; ancak maddenin varlığının farkına varabilmek için de düşünen bir ben’e ihtiyaç var.

*Ağacından ayrılan yaprak, özgür olduğunu zanneder; tâ ki rüzgârın kölesi olduğunu fark edene kadar…

*Küçük adamlar zaman eleğinin altına düşmekten kendilerini kurtaramazlar; büyük adamlar ise hep üstte yani eleğin içinde kalırlar.
( Oruç Baba’dan Aforizmalar-46 başlıklı yazı Ömer Faruk tarafından 3/27/2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.