Dünya hayatındaki imtihanı kavrayamayan insanların zorluk zamanlarında isyana varan sözlerine tanık oluruz. Marmara depremi sonrası, bir köşe yazarının yazısı da buna önemli bir örnekti. "İsyanımı bağışla Tanrım" diye başlayan yazı "Taş üstünde taş bırakmayan gazabın enkaza çevirdi yurdumu... Hiddetine amenna, lakin nerde merhametin?.." gibi cümlelerle devam ediyordu. (Rabb’imi tenzih eder, yüceltirim) 

Bu insanların kafalarındaki soru şudur; "Madem Allah kullarına karşı çok merhametli, neden böyle zorlu olayları yaratıyor?” 

Kuşkusuz bunun en önemli sebebi, insanın dünya hayatında zorluk ve sıkıntıyla eğitilmesi. Dünya yalnızca eğlenmek, evlenmek, gezmek, yiyip içmek kısaca zevk ve sefa için yaratılmadı. Allah böyle bir yaşam dileseydi dünyayı yaratmaz, tüm kullarını cennette yaratırdı. Zorluklar olmalı ki insan Allah’a olan bağlılığını, aşkını ve sadakatini kanıtlayabilsin. Yaşadığı her zorluk insana, Rabb’inin üstün gücü karşısındaki aczini hatırlatır. İnsan, yaşanan felakete engel olamadığında, aczinin ve Allah’ın yardımına ne denli muhtaç olduğunun farkına varır; verilen nimetlerin önemini daha iyi takdir eder. Allah, yarattığı kusursuz imtihan mekanı olan dünyada, kullarını hem zorluk hem de kolaylıkla imtihan eder. 

Yukarıdaki soruya İngiliz filozof John Hick’in cevabı ise şöyledir: 

“Dünya bir gözyaşları ırmağı değildir. Bir ruh oluşturma ırmağıdır. Anne babalar çocuklarını bazı zevklerden mahrum bırakırlar. Onların bazı şeyleri acı tecrübelerle öğrenmelerine de izin verirler. Hatta ceza verip acı çektirirler. Bunu yapmalarının nedeni kısa vadeli hazzın yanında kendine hakim olma, bilgelik, ahlaki erdem ve kendini gerçekleştirme gibi önemli şeylerin var olduğuna inanmalarıdır. Çocuğun bakış açısından bu zalimce görünür. Ancak bu görüş yanlıştır ve çocuğun bu görüşü savunmasının nedeni anne babanın daha geniş perspektifini kavrayamamasıdır. ” 

Evet, dünya bir ruh oluşturma, daha uygun bir deyimle olgunlaştırma ırmağı. Zorluk zamanında, iman eden ve etmeyen insanlar birbirinden ayrılır. İmtihan yaşayan kişi samimi iman sahibiyse imtihanında Rabb’ini görür; sıkıntı duymaz. Sabreder, tevekkül eder. Sıkıntısını giderecek olan Allah’tır; bunun bilincinde O’ndan yardım diler, içten dua eder. Bu, iman sahibinin eğitim sürecidir; kişi böylece Rabb’ine daha yakınlaşır.

Allah zorluk verici şeyler yaratır; Darr olandır. Ancak bir felaket sebep kılınarak da gerçekleşse, ölüm bir felaket değil, doğum gibi son derece doğal bir olaydır. Ölen insan iman sahibi ise onu Rabb’ine kavuşturan bir köprüdür. 

(Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır); biz zulmedici değiliz. (Şuara Suresi, 209) 

Not: Bir yazar arkadaşımdan önceki yazımla ilgili görüşlerini bildiren bir yorum aldım. Uzunca yorumun içinde baktığım an gözüme çarpan şu satırlar oldu: "Allah’a; dün deprem meydana getirdiği için iftira ediyorsunuz. Bu depremle çoğu çocuk yüzlerce can aldığı için Allah’ı gaddar, can alıcı yapıyorsunuz." 

*Allah beni böyle bir duruma düşmekten esirgesin. Yazımdan böyle bir anlam nasıl çıkabildi anlamadım. Allah kullarına zulmetmez. Allah hatırlatma yapar. Ayetteki gibi: "Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp (ders çıkarıp) düşünmüyorlar. (Tevbe Suresi, 126)

*Allah, bizim aklımızın alabilmesi için her olayı sebep-sonuç ilişkisi içinde yaratır. Deprem de yeraltındaki enerji, fay hatları vs. sebep kılınarak Allah tarafından yaratılır. Yalnızca bu sebeplerin bu sonucu doğurduğunu düşünürsek, Allah’ın emrinin durmaksızın indiği ayetini nasıl açıklarız. Allah herşeyi yaratıp-haşa- göklerde bir yere çekilmiş değil ki. Her şeyi an an yaratıyor. Canları veriyor ve bazen canları tek tek bazen toplu halde alıyor. 

*Ayrıca Kur’an ayetlerinden çok açıktır; iman edenlerin canları-ölüm şekli ne olursa olsun- güzellikle alınır. İsterse beton kalıpların arasında can versin, canı ölüm meleklerinin "Selam" sözleriyle alınır. Allah dilediğini yapar. Allah’a iman eden insan, O’nun sonsuz merhametinden kuşku duymaz. İnanmıyorsa, zaten inanmadığı Allah’ın merhametini sorgulaması anlamsızdır. Allah zorluk verici felaketleri de mutlaka bir hayır ve hikmetle yaratır... Allah’ın helak ettiği geçmişteki kavimlerin helak sebeplerinin tümü bugün var. Ama Allah sonsuz merhametiyle Sabur isminin tecellisini gösteriyor. Ve bizlere merhamet ediyor...

*Allah Katında zaman yoktur. Allah bir anda-burada bile "an" gibi bir zaman diliminden söz etmek durumunda kalıyoruz- her şeyi yaratmış ve bitirmiş. Her şey bir blok gibi yaratılmış; birbirine bağlı, birbiriyle ilintili. Bizler zamana tabi olduğumuz için geçmiş ve şu an zihnimizde ama gelecek yok. Bizim için "gelecek", Allah’ın sonsuz hafızasında, Levh-i Mahfuz’da. Biz yaşadıkça bileceğiz. Dilerim hep güzelliklere tanık oluruz.

Yazımda yanlış anlaşılmış olabilecek konulara kısaca değindim. Amacım yalnızca budur. Hiçbir yazım polemik konusu olsun istemem. Dahası, ayetler konusunda -Allah’ın emri gereği- tartışmaya girmek istemem. Allah esirgesin.
( Allah Kullarına Zulmetmez başlıklı yazı fuatturker tarafından 28.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu