öyle derin ve gökyüzü gibi,
her dem ağlamaklı gözleri.
Erciyes'te bile yoktur duruşundaki heybet,
yürek sızlatır sızlanışı: 'Yardım et!'
benimse kalmamış cebimde hiç nafakam,
   -belki yarın... yine gel mübarek anam.
donuyor ellerim, karlı hava, hayli serin,
   -yok mu senin oğlun, bir erin?
-öyle kocanın belasını Allah versin!
ayyaş kovdu beni, dün öğleyin
düşman başına oğul dersen,
yalvarır hergün -bir onluk versen-
kızıma laf yok, başıma taç,
gel gör ki o da ele muhtaç!
rezil oldum oğul ele güne
bir ocak attım komşunun kömürlüğüne
yatağım yorganım var, rahat yerim
ağlar ağlar dua ederim
canım çıksın, bitsin kederim!
...
 -kusura kalma oğul, ağrıttım başını,
sen, sen ol, akıtma anacığının yaşını.

yırtık cebinden çıkardı kirli bir mendili
gözleri susmadan sustu dili.
uzaklaşırken maviş kadın, adım adım,
öylece ardından, bakakaldım...



( Dilenci başlıklı yazı zamansız tarafından 29.03.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu