gözyaşlarım damlar hevessizce hala süt kokan göğsüne on binlerce kilometreden...
geçirdiğim her atakta odanın duvarları sızlar başım düşer üstüne yakaza avuntular üflersin
geceyi dil altına alan histerik seherlerimin nirvanası olur tesbih kokan ellerin
değmesin hür çocukluğumdan gayba yakın bana uzak dizeler... ben şehla umutlarını yadsı kıyılarda sindirmiş bir kadınım anne!
mor dağların sarı çiğdemlerini masal diye
asma boynuma artık... dizlerimi bağlamış kabuklu yaralarım geçti çoktan ağlamadım ruhuma mil çekmiş gayyalarım var benim...
bir yokuşun başında mağlup kaldığım aşkı da o kuyuya ben ittim üzülmedim sanma hiç... yıldızlarım kayboldu karanlığa soyundum soğuksa da yalnızlık üşümedim aldırma
dönmesin hür çocukluğumdan yaşlanmamış dizeler ben pembe gülüşleri masumiyet mezarlığına gömdürmüş bir kadınım anne!
mavi boncuk saçıma yakışmıyor baksana
ak telleri alnıma işliyorum an be an... bir bebeğim yok diye sızlanmıyorum huysuzca yarı yolda bırakan sebeplerim var benim...
kör kuyuda bekleyen tek hecelik sanrıyı hortlatmaya korkarak geri durdum bedbahtça... ben susadım çatladım bilmediğim urganı salladılar hoyratça...
öpmesin hür çocukluğumu asi firar bu dizeler ben fersiz nefeslerini besmelesiz ömrüne yetirmiş bir kadınım anne!
( Hür Çocukluğun Esir Kadınlarına başlıklı yazı meltem tarafından 26.04.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.