Bursa'da yaşayan  memur babanın dört  kız çocuğundan  ikincisiydi Nursel. Saçları ipek yumuşaklığında kömür karası, gözleri ışığını Ay'dan almış yakamozların parıltısında, ruhu ise hassaslığının yanı sıra bir o kadar da mücadeleciydi, azimliydi. Pes etmek, vazgeçmek ona göre değildi. Çok zor şartlar altındaydı belki, ama  hayalleri ve bu hayallerini gerçekleştirmek için elinden geleni yapacağına sözü vardı öncelikli olarak kendisine ve ailesine. 

Annesi Hayriye Hanım, ismi ile bütünleşen nadir insanlardandı. Hayırlı bir eş, evlatlarına fedakar bir anne idi. Onca zorluğa, eşinin  her ayın 15'inde getirmiş   olduğu üç kuruşluk memur maaşına rağmen, yemeyip yediren, giymeyip giydiren, etrafında onu tanıyan tanımayan  birçok kişinin hayranlığını ve takdirini kazanan mükemmel  bir insandı. Evlatlarının okuması, geleceklerinin aydınlık olması için dişini tırnağına takıp sabırla aza kanaat getirerek evini geçindirmeye uğraşırdı. Ayağının altında cenneti saklayan bir anne.

Babaları olan Memduh Bey ise, etrafında mahalleli tarafından sevilen, sözü dinlenir, saygı gören, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan biri idi. Zaten köyünde imamıydı. Köylü O'nu ayrı bir severdi.

Çocuklarından büyük olan kızı, İstanbul gibi büyük bir şehirde Hukuk Fakültesi'ni kazanmıştı. Başarılı bir öğrenci olduğundan çeşitli burslar kazanıp,  alnının akıyla okulunu bitirmiş, daha sonra hayalinin mesleği olan hakimlik için azmedip, çalışmış ve  bunu da başarıyla atlatarak emeline kavuşmuştu. Bir yandansa aralarında 2 yaş farkı olan Nursel, yine İstabul Üniversitesi'nin Sosyoloji Bölümü'nü kazanmıştı. Öğrenim kredisi çekerek, ailesine fazla yük olmamak için eğitimine zor da olsa devam ediyordu. Herşey yoluna girmeye başlamıştı ki; birgün belinin üstünde şiddetli bir ağrıyla uyandı. Zaten son zamanlarda üzerinde halsizlik, iştahsızlık, bulantı... gibi belirtiler de oluyordu,fakat bunu stresli yaşantısına bağlıyor, önemsemiyordu. Ders notlarını düşürmemeliydi, yoksa almış olduğu burs kesilirdi. Bunun korkusuyla gece gündüz demeden harıl harıl notlarını çalışırdı. Bir gece artık dayanamadı şiddetle gelen ağrısına. Artık ağrı kesicilerin de bir faydası olmuyor, aksine daha da şiddetlendiriyormuş gibi geliyordu. Kaldığı yurttaki oda arkadaşlarının da yardımıyla Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin aciline götürdüler. Birkaç tetkikten sonra böbrek yetmezliği olduğu anlaşılan Nursel, bunu öğrendiğinde dünya başına yıkılmıştı. Ailesinden zaten uzaktı, birde böylesi bir hastalık onu daha da çok üzmüştü. Ama dünyanın sonu değildi neticede, bu hastalığı atlatacağından adı gibi emindi. Kıt kanaat geçinmeye çalışan ailesinin onca derdi üzerine birde Bursa'dan İstanbul'a kızının  tedavi olma sürecinde yanında bulunmaları gerektiğinden masrafları gitgide artıyordu. Hakim olan ablaları, öncesinde borçları olduğundan  ailesine çok az bir miktarda maddi yardımda bulunabiliyordu, en azından bari O'nun masrafı olmuyordu. Hoş anne-babası için, hepsi evladı, ,evlat hiç onlara yük olur muydu?.. Yokluk işte, insanı ümitsizliğe sürükleyen nedenlerin başında geliyordu.

 Nursel hayat dolu bir kızdı.  Hastalığına ve hassaslığına rağmen  hayata hiç olumsuz yönüyle bakmayan, cıvıl cıvıl, kahkahalarıyla koridorları  inleten biriydi. Arkadaşları tarafından sevilmesinin de geçerli sebeplerinden birisiydi bu özellikleri. Yardımsever ve paylaşımcı olması da cabası tabi.

Nihayetinde zorlu süreçleri atlatarak okulunu bitirmişti. Artık iş bulup çalışması gerekiyordu. Ailesi böyle birşey istememişti, ama bu durum onu rahatsız ederdi. Birçok işe rast gelmiş, mülakatlara çağrılmış olmasına rağmen, yorucu iş temposu hastalığını daha da nüksettireceğinden doktorundan geçerli bir onay alamamıştı. KPSS sınavlarına hazırlandı kendi emekleriyle. O yıl kopya iddiaları çıkınca hepten tuzla buz olmuştu hayalleri.  


( Devamı gelecek ) 

Not: Bu hikayemi böbrek hastası olan ve internetten tanıştığım, sonrasında kardeşim gibi benimsediğim arkadaşıma ithaf ediyorum...

( Hiç Bir Şey Tesadüf Değil -1- başlıklı yazı Sevinç A. K. tarafından 12.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu