"Allah Teala buyurdu: “ ... Ey Ademoğlu! Günahların gök bulutlarına ulaşsa bile af dilediğinde günahlarını bağışlarım. Ey Ademoğlu, Bana şirk koşmaksızın yer dolusu hatalarla gelip huzuruma çıksan, sana yer dolusu, mağfiretle gelirim." (Tirmizî)
İçinde bulunduğumuz üç aylar Allah’a yakınlaşma vesilesidir. İnsan daha iyilikseverdir, sevgi, saygı, şefkat doludur. Daha sabırlı ve hoşgörülüdür insan; öfkesini yener, yoksullara karşı daha duyarlıdır. Bu aylarda -Allah'ın bir lütfudur- diğer aylardan daha yoğun bir yardımlaşma ve bereket artışı vardır. Özellikle Ramazan ayı ile birlikte topluma bir düzen ve huzur gelir.
Kur'an ahlâkı toplumun genelinde daha güzel yaşanır; bu aylarda kalpler yumuşar. Samimi insan vicdan muhasebesi yapar, kendisini gözden geçirir, hata ve eksiklerini düzeltmeye gayret eder. Kulluk ve ibadetlerinde daha dikkatli olur, sorumluluklarını daha özenle yerine getirmeye çalışır.
Kimi insanlar için üç aylar yeni bir başlangıç, bir dönüm noktası olur. Dini yaşamına hakim kılmak için kişi, samimi ve kesin bir niyetle yeni bir sayfa açabilir. O güne dek "bir ucundan" yaptığı ibadetlerinden dolayı Rabb'ine kesin bir tevbeyle tevbe edip, daha kararlı olmaya niyet edebilir. Allah bağışlayıcı ve merhamet sahibidir; kullarına sayısız fırsatlar tanır, imkanlar sunar.
"Bediüzzaman Hazretleri şuhur-u selase (üç aylar) girdiğinde mutlaka lâhika neşreder, talebelerinin mübarek ay ve günlerini tebrik ederdi" der Son Şahitler’den Bayram Yüksel. Ve bu mektuplardan şöyle örnek verir:
“Evvela; sizin mübarek şuhur-u selase ve içindeki kıymettar leyali-i mübarekelerinizi tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak her bir geceyi sizin hakkınızda birer Leyle-i Regaib, Leyle-i Kadir kıymetinde size sevap versin… Hem Leyle-i Beratınızı ve gelecek Ramazanınızı ve hem gelecek Leyle-i Kadri, hakkınızda bin aydan daha hayırlı olmasını ve defter-i âmalinize böyle geçmesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.”
Mübarek ayların önemli hikmetlerinden biri nefsin eğitilmesidir. Nefis tembelliğe yönlendirir; insanın Kur'an'ı yaşama konusunda kararlı ve iradeli olmasını istemez. Kişi nefsini eğittikçe daha şefkatli ve merhametli olur. Nimetlerin değerini daha iyi anlar, şükrü artar. Zorluklara karşı daha sabırlı ve tevekküllü olur; ahlâkı güzelleşir, ruhu ve imanı derinleşir.
Bu özel terbiye insanın tüm hayatına yansır. Böylece insan, Allah'a ve nimetlerine ne denli muhtaç olduğunu, Rabb'inin sonsuz gücü karşısında ne denli acz içinde olduğunu daha iyi kavrar. İnsanın, insanî yönü daha ön plana çıkar, kişi karşılaştığı olaylara zahiri bir bakış açısıyla bakmaz, batınını görmeye çalışır
Solunan manevi hava tefekkürü artırır. Allah'ı ve dini anlatmaya, Kur’an ayetlerini hatırlatıp öğüt vermeye, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya vesile olur. Bunlar birer çağrıdır ve söylenebilecek en hayırlı, en güzel sözlerdir. "Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve: 'Gerçekten ben Müslümanlardanım' diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussilet Suresi, 33) buyurur Allah. Unutulmamalı ki, ”… Güzel söz O'na yükselir, salih amel de onu yükseltir…” (Fatır Suresi, 10)
Sözlerin en güzelini ise Allah, Ramazan ayında indirdi. O; Kur’an, O; Allah’ın kelâmı. Rabb'lerine karşı içleri titreyerek korkanların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine karşı yumuşar-yatışır. Ramazan, kalplerin saygı ve korku ile yumuşaması zamanıdır.
Müslümanlar tesanüdü artırmalı, fikir ve görüş ayrılıklarını, kırgınlıkları bir yana bırakmalı. Tek bir beden gibi birlik olmalı. Dünyaya acı ve zulüm yaşatan küfrün karşısında bir binanın taşları gibi sağlam, yıkılmaz bir duvar oluşturmalı.
Mübarek aylar, hepimize bu yönleriyle yarar sağlasın. Kur'an ahlâkını eksiksiz yaşamaya, birlik, beraberlik ve barış içinde olmaya başlangıç fırsatı olsun.
Fuat Türker, Yeni Asya