Başlık sizleri yanıltmasın; bu ifade, yazının özetidir diyebilirim.
Kulaklıkla kendisini çevresinden soyutlayan gençlerden söz etmek
istiyorum...
Günümüzde pek çok genç amaçsız ve umursuzca, adeta
bir boşluk içerisinde yaşıyor. Pek çoğunun başlarındaki yöneticilerden,
ülkenin savunmasından, eğitim, hukuk ve sosyal sistemlerinden haberleri
dahi yok. Kendi ülkelerindeki gelişmelerden haberi olmayan gençler,
doğal olarak dünyada yaşanan olayların da pek çoğunu bilmiyor, bilimsel
gelişmeleri takip etmiyor.
Aralarındaki konuşmalar; kız ve erkek
arkadaşları, okulda ya da mahalledeki olaylar, izledikleri filmler,
‘takıldıkları’ kafeler, giysileri ve markaları gibi konular. Umursamaz
bir hava, küstah ve etrafı önemsemeyen bir yüz ifadesi, kulaklarında
kulaklık kendilerini soyutluyor, ağır ve umursuz bir yürüyüş tarzı
ediniyorlar. ‘En büyük idealleri’ de ya ünlü bir film oyuncusu ya da
popüler bir müzik grubunun bir üyesi gibi olabilmek.
Amaçsız
yaşayan bu gençler, kendilerini geliştirmek için bilimsel ya da belirli
görüşlere ilişkin kitaplar okumuyorlar. Bu yüzden çoğu hiçbir fikir ve
dünya görüşünden haberdar değil.
Medyanın Rolü
Günümüz
toplumlarında gençler, dünyanın hızla değişiyor olması ileri sürülerek,
modern, çağdaş, cesur ve özgür olmak adına ahlaksızlığa
özendiriliyorlar. Televizyonlarda, gazete ve dergilerde gençlere,
evlilik dışı ilişkilerin, sorumsuzca yaşamanın ve sapkın yaşam
tarzlarının propagandası yapılıyor. Bilinçsiz gençler medyanın dayattığı
ünlüleri kendilerine örnek alıp, giyimlerini, yaşam felsefelerini,
konuşma tarzlarını taklit ediyorlar. Böylece ailelerine ve çevrelerine
ters düşüyor, zamanla da onlardan kopuyorlar.
Gençler giderek
kulluk bilincinden uzak, sınır tanımayan, aşırı ve ahlak dışı
davranışlardan çekinmeyen, bencil tutkularının ardı sıra yaşayan,
sorumsuz ve umursuz bir kişiliğe sahip oluyorlar. Bu yüzden dinsizlik,
ahlaki bozulmanın en önemli nedeni. Darwinist bilim adamı William
Provine’in “hiçbir ’daimi ahlaki kanun’ ve ’mutlak yol gösterici prensip
yoktur” şeklindeki sözleri de, dinsizliğin ahlak üzerindeki bozucu
etkilerine önemli bir örnek.
Gençliğe Sevgi ve Merhamet Öğretilmeli
Etrafta
hep soğuk ve donuk yüzlere rastlıyorsunuz. Sevginin ‘s’si yok. Oysa
sevgi ve aşk hayatın gerçekleri. Allah sevgisi ve o sevginin türevleri
olan diğer sevgiler, Allah’ın kulları için yarattığı en büyük nimetler.
Günümüzde genç kızlar, delikanlılar mutlu değiller. Çoğu da
mutluluk taklidi yapıyor. Evde, okulda, iş hayatında gençler sürekli
sorunlar yaşıyorlar. Birçoğu sevgisizlikte artık yılmış durumda.
Gençler
şükredemiyorlar. Örneğin çevresindeki pek çok şeye duyarsız kalan genç,
arkadaşının kendisininkinden daha gelişmiş olan bilgisayarı karşısında
ıstırap çekiyor. Ya da bir arkadaşında gördüğü yeni bir giysi, onun
canını yakıyor; mutsuzluğu için yeterli oluyor.
Çoğu genç
sürekli sıkıntılı, hiçbir ortama uyum sağlayamayan, karamsar ve
herşeyden şikayet eden bir ruh haline sahip oluyor. Hiçbir şeyi
beğenmiyor ve başta ailesi olmak üzere herkeste bir kusur buluyor. İçine
kapalı ve düşüncelerini açığa vurmayan genç, daha çok odasında
’takılıyor’ sürekli kulaklıkla müzik dinliyor.
Ya da eğlenmek
için arkadaşlarıyla dışarı çıkıyor; ufak bir kıvılcımla aralarında
gerginlik yaşanabiliyor. Bulundukları ortamda boş boş konuşuluyor. Genç
alkolle bitkinleşiyor, sigara dumanıyla sersemleşiyor. Unutkan, bitkin,
bıkkın, asabi, alıngan oluyor, dikkat bozukluğu ve korkular yaşıyor.
Yediğinden içtiğinden zevk almıyor, müziği beğenmiyor. Oradan çıkıp
başka bir mekana gitmeyi teklif ediyor. Ama gittikleri yerde de rahatsız
oluyor. Dönüşte kimi zaman arkadaşlarıyla kavga ediyor.
Eğlenmek
yerine acılar yaşanıyor. Mutlu olmak için gidiyor genç ama parasını ve
zamanını tükettiği gibi, mutluluğunu da tüketiyor. Bitmiyor; eve
döndüğünde annesiyle ve babasıyla tartışıyor.
Odasına
çekildiğinde, “ben neden böyle huzursuzum? Neden bu denli acı
çekiyorum?” diye düşünmüyor. Bu acının kaynağını sorgulamıyor. Oysa
acının kaynağı çok açık; Allah’tan uzak yaşamak.
İnanç Mutluluğun Anahtarı
Seküler
bir bilim adamı olan Herbert Benson yaptığı bir araştırmanın sonucunu,
“insan Allah’a iman etmeye göre ayarlı olarak yaratılmıştır" cümlesiyle
açıklıyor. Ancak genç, aldığı telkinler yüzünden, sürünmenin hayatın
gerçeği olduğunu zannediyor. Hayatın gerçeklerini kendince çok iyi
biliyor ancak bildikleri, inancın gerçeklerinden çok farklı. Oysa
fıtratına uygun olarak inancın gerçeklerine göre yaşasa genç-yaşlı her
insanın hayatı -Allah’ın dilemesiyle-cennete benzer.
Gençler
okuyan, araştıran, derin düşünen, akıl sahibi, vicdanlı ve dürüst
insanlara özendirilmeli. Genç zihinler boş konular yerine hem
kendilerine hem de çevrelerine ve topluma yarar sağlayacak konularla
meşgul olmalı. Böylece gençler doğruları araştıran ve bulabilen kişiler
olurlar. Beyinleri berraklaştıran, insanları izledikleri karelere daha
duyarlı hale getiren ise yalnızca inançtır.
(
Kulaklıklı Gençlik başlıklı yazı
fuatturker tarafından
30.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.