DEMİRCİ dostlarına…
DOSTLAR
RESİTALİ
Ve bir
otobüs daha kalkıyor Çereşe’den,
Ve bir dostu
daha uğurluyorum
meçhule…
Mazinin gölgesindeki
gülümsemelerden
Yoksun kırık ‘‘elveda’’
diyorum, ‘‘güle güle!..’’
Ve biniyor
birer birer otobüse dostlar;
Ve sanki
bayram yapıyor Halıkent Seyahat!
Oysa bende
burukluk ve gözümden de yaşlar
Akıyorken, bu yeni gün berbattan da berbat!
İlk ışıkları alnıma vururken güneşin,
Demirci bu sabah daha mağrur uyanıyor…
Yüreğime ateşi düştükçe bu
gidişin,
Sulanıyor da gözlerim, yine sulanıyor…
Nere gideceğini bilmiyor ayaklarım;
Yürü diyorum
Turkuaz’ a, neden olmuyor?..
Her köşesinde birçok anı bıraktıklarım;
Yoksunuz
diye, okey masaları
dolmuyor…
Mustafa abinin tadı yok, Kazım ha keza;
Bilardoyu
bile yalnız başına oynuyor…
Bu sanki
bana ezelden ebede dek ceza;
Yalnızlık alın yazım, yüzüm artık gülmüyor…
Taş Bina’ da
hayaletlerin ayak izi var;
Ve duvarlarda
Veysel’in sesinin yankısı…
Kürdi Hicazkâr
makamında bütün şarkılar;
Ve radyoda
‘‘en sıcak insanlar’’ın şarkısı…
Ne ‘‘sarı evin güzelleri’’ var, ne de Osman;
Oturup gece
yarısı hayal kurmuyorum…
Ve yok
artık tavlayı doğru dürüst oynayan;
Ona ayıp olur diye, zar da tutmuyorum…
Bize özel
boş bırakılmış iki yüz iki;
Camlar düzeltilmiş, kalorifer yanar olmuş…
Mustafa’yla Bülent
sanki odada gibi…
Duvarlardaki
rutubet tükenmiş,
kaybolmuş…
En sevdalı gönüllerden çıkıp gelmiş Ali,
Deli bir
beyit olmuş bir aşığın sazında…
Ortak olduğumuz piştiler, sinekler hani?
Hani içilen
sigaralar kış ayazında?..
Hani nerede
Soner’im, nerelerde Cücü?..
Nerede bu
küçük adam?.. Ya çırpı bacaklı?..
Bu müthiş ikili… Kim ayırdı, bu kimin suçu?..
Kim uyuyacak
ranzalarda yorgan yataklı?..
Oy benim
Tatar’ım, yokluğun nasıl da belli…
Nasıl gideceğim ben şimdi sensiz Ata’ya?
Bak odandayım, işte yatağın yerde serli,
Ama gel
gör, neden kıyamıyorum yatmaya?..
Nasıl seyredilir şimdi Fener’in
maçları?..
Ya nasıl küfredilir
her yenildiğimizde?
Büyük Fenerli’m, kimle yolacağım saçları,
Kimi kucaklayacağım sevindiğimizde?..
Yok işte Efe, Baykuş, Kenan ve
diğerleri…
Yok artık gırgır şamata, şen şakrak saatler…
Ve bir
kanlı ufka
bakar bakar Şair’leri,
Durur bekler
de Çereşe’ de, beyhude bekler!..
Fazlı
ÇELİK
05.10.2002/DEMİRCİ