Aşkı bir goncanın lebinde tattım,
Bulaştı dilime çıkmaz bir türlü,
Sevda şarabına zehrini kattım,
Söndürdü gönlümü, yakmaz bir türlü.
Yeşildi gözleri, kirpikler kara,
Diz çöküp yalvardım önünde, yar/a,
Zülüfü sinemde açtı da yara,
Ne gelir, ne sarar, bakmaz bir türlü.
Yüzü aydan almış, kokuyu gülden,
Bir tatlı hatıra, çıkmaz gönülden,
Umudu kesmişim ondan, ödülden,
Selamı çok gördü, takmaz bir türlü.
Çift sütun üstüne bina kılmışlar,
En küçük lekeyi tenden silmişler,
Nasıl yaratmışlar, nasıl bilmişler,
Coşar da ırmağı, akmaz bir türlü.
Sineye bir takım gonca takılmış,
Ardında binlerce destan yakılmış,
Bilemem bendeki nasıl akılmış?
‘Yık’ derim binamı, yıkmaz bir türlü.
Hayalimde sultan, düşümde şeytan,
Bu kadar vefasız olur mu insan,
Yolunu gözlerim sabırla canan,
Bana çektirmekten bıkmaz bir türlü.
Kiminde gül gibi, kimi menekşe,
Kimi zakkum olur atar ateşe,
Kadehime dolmaz, elinde şişe,
Eser ılgıt ılgıt, kokmaz bir türlü.
05.Haziran.2012 10.55