harman önü düvenciler gelirdi,
eksik çakmak taşlarını tamamlayarak,
düvenleri tamir ederlerdi
semerci havut otunu[1]
uzun çuvaldızlarla
sıkı sıkı dikerdi,
boyacılar her kazana ayrı renk koyup
renk renk boyarlardı
gelin tacı olacak tavuk tüyleri
ıstarda heybe, yün yastık olacak yünler
yumak, gelep yün ipler
kazanda kaynatıldıktan sonra
çelenlere sererlerdi
o günlerde çalılıklar, çelenler, taşlar hatta eller
mavi, kırmızı yeşil renk - renkti
"-Sücülü'lü Bıkkanın Halil
artık hacı,
ha! Hecaza[2] getmiş garısıynan
hac'ıda arkadaş olmuşlar
Yalavaşlı bi basmacıynan[3]
devrisi yıl[4] bizim Sücüllülü kökboyacı Hacıağa
oğlan everecekmiş,
çekilip varmış..
gapısını çalmış..
hacı arkadaşını zeyaret etmiş
dünürüynen, geliniynen oğluynan
Yalavaşlı bunnarı görmeden daha
en yünsek mertebeden
“-vayyy aleyküm!! es-selam
ehlen ve sehlen
koşun çocuklar goşuunn..
çay söyleyin hacı amcanıza, dünüürbubanıza
davşan ganı ossuuun
amman ha!
gardaşıımm..
Hecaz arkideşim teşrif etmiş mekanımıza
adımına nur yağsın, inşaallahu Teala
Allah bin gatından iyrazi ossun”
Halil Ağa
"-hacım şu kaça" dese
hacı"-yau sana ne oluyo
kes oğlum ondan om-beş metiro”
Halil Ağa “-okuluk” deycek olsa
“-oğlum ayır ordan ikkiyüs parça”
iççamaşırı, dış çamaşırı
örtüsü, çarşafı, dastarı[5]
peşkiri, tülbendi, şarpısı
papbası, çorabı, gelinliği, fanilası
hamam havlısı, şampiyonu°, kınası
takunyası, sabını, meşrupası[6]
cukcuğu[7], bardağı
altılı pasda dakımı
bizim Hacı Halil Ağğa susmuş
hacı basmacı coşmuş;
gelingıza[8] sormuş
damada, hacı hanıma,
dünüre, dünür hanıma
keşmiş, biçmiş, yığmış tezgaha
bazılarını da sarıp sarmalayıp
“herkeşe teş(h)ir olmaz,
sadaca mühim doslara
tafsiyye” ettiklerini de yan tarafa
göz alıcı ne varsa, desteleyip, sarmalayıp,
paketleyip koymuş
gözleri felfecir[9], dili “ha-şa”
“sümma(ha)şa” okumuş
“-gaynanaya fistan[10], gaynataya gömlek
hacıhanım apla’ya çar, fistan, önecek[11]
hacım sana da illa bi dakım elbise gerek”
lazım olan-olmayan aklına ne gelirse
bebelere, gayınnara,
görümcelere, baldızlara
yakınnara, büyükannelere,
evlerdeki dedelere
el içine çıkılacak, lazıma baha ermez
“-ehemmimi, mühimime
tercih etmek ilazım Hacım
işimize gelse de, gelmese de”
……….
“-hacılık bir humayın gibidir
ahiret gardaşım
gün çalsa ilekelenir”
……..
“-eyisi mi sen beni diğne[12]”
yükte hafif, pahada ağır
Hali Ağğa susmuş ister-istemez
hacı arkadaşının bir bildiği vardır
“-iyi ki” demiştir, “değilse
bunlar akıla gelmez,
lazıma baha ermez”
..
“düğünde bayramda gonşu akıla gelmez
eyi kiyne gelmişiz hacı arkedeşine”
..
“yolu bilene gılavız gerekmez
emme ve lakin danışmak gerek bi bilene
arab eli öpmeynen
dudak kirlenmez”
hacı basmacı;
Halil Ağanın düğün
tedariğini tamamlamış
kendinde bulunmayanı
sağdan-soldan getirterek
“bu zamanda böyle dostluk mu var”mış
herkese bir hecaz arkadaşı gerek
Yalavaşlı;
kendince bir sürü hesap etmiş
Halil Ağa
"gelinliği bari kiralık alsak"
diyecek olsa
"-ne! sen napıyon yau"
!……………
"-töbossun olmaz Hacı
ben gelinime elin gullandığını
gulladırır mıyın heş" dermiş
Halil Ağa
"-şu varıdı hacım" demeye kalksa
“-ben gözel gelinime
eski şey mi gullandıracan bee”
sonura hacının gulağına eğilir,
"-destur ver hacım, orda bi dur
senin bildiğin gadak,
benim unutduğum mar
bişiy biliyoz ki!
senin eyinliğine
emme ve-lakin illa!!!”
bir azametle hiddetlenir..
“-dediğin gibi bi tedarik görceğsen
ged!!…
..
get başga yerden al arkideş”
..
“-benim malıma..
garezim mi var len
düğün dediğin ömürde bi tefa
sen beni diğne
ele bakma
hacım üş gün sonura ilaf-söz olur,
daş yerinde ağırdır,
ağırıkan yeyniceklik[13] etme
vesveseye gark olup da,
kör şeytana uyma
neneceen
sen beni diğne arkideş”
“-sen, gel ben hacı arkideşini,
ahret gonşunu diğne[14]
hincikinner asri,
zamane…
zaman sana uymaycak,
sen zamana uyacan hacım
zaman bizim zamanımız de(ğ)el gari
onnarın zamanı,
iki gün sonura baş kakıncı olur neme lazım”
..
“-Allah m(uh)afaza
sen bana gulak ver
sakalını yerine goy
güccük hesabı boş ver
he hacım!
he benim Hecaz garındaşımm"
Halil Ağa;
"-hacım şu gerekmez
hemi de da(h)a bunun arkasından gelen va(r)" derse
"-amma yaptın
sen benim ahretliğimsin,
böğünr böğün sen..
sen benim bitecik ahiret gonşumsun
orada görüşecez inşa-Allah
ne-u zü billah,
hekmetinden söval olunmaz..
ne dediykdii sen benim dünna-ahret gardaşımsın
damat da benim oğlum-evladım sayılı
canımdan sayılı(r)
bunna(r) dova edecek bize ikiğün sonura buna(r)
başga kimimiz va(r) arkada goyup getceek ulen
kırkbin kerre maşşallah
tühh! tüh! maşşallah suphanallah
hu çapıt uçun mu düşünüyossun
eh! madem ö(y)le
gönün hoş olsun
de bakalım bee
o da bizden oluve(r)siin,
ha hacı arkideşden de kâr etmeyiverelim
lafı mı olur hacım
evlat bunnaaa(r) evlat
gözümüzün nuru
maşallah suphan Allah"
………
“-sen ki Cenab-ı Rabb-il Aleminin
mübarek topraklarına yüz sürmüş
Cenab-ı Hakk Teala celle celalüh Haziretlerinin
mübarek sevgili bi gulu olalak
bu haneyi zeyaret ederek,
helal rızık kapımıza şeref verdin
Allah-ı Azimüş-şan da senden irazi ossun
cennetlik mü’min kulların
evliyaların, velilerin, veliyullahların
yüzü suyu hormetine
lutfet elinden öpeyin mübarek insan
şükür sana gözel Irapbım Teal-Allah”
"-hacım şu hesabı!
"-ne! sen bana
paramı teklif ediyon len
çık şurdan,
get başımdan
get başka işini gör
münafık fasık gullar gibi
o ne yauu
sana da mı hesap dutacaz
get şurdan."
velev kii Hacı Ağğa
üç gün sonra gittiyse, hecaz arkadaşına
bi çalım, bi azamet
"-ne! çık len şurdan
senden para isteyen mi va(r),
düğünde basmalar,
parça bezler yağmış adeta
hecaz arkadaşından geline, damada
sağdıca, çalgıcılara
ağır misafir hacı basmacı, maaile
Hacı Halil Ağğa! düğünden sonra
çıkmışsa haşa huzura
selamı almadan daha
hesap muhabbete,
muhabbet boğulmuş “davşan ganı çay”a
bi soluklanma arasında
Hacı Halil ağğa
“-hacım şu bizim he…” demeye kalksa
“-yau arkideş ne eviyossun”
sonra hiddetle bir illallah
"-fe! suphan-Allah
töbeler töbossun
Ya-Rabbim, Ya! Resul-Allah
Allahım!, sen bana sabır ver
Ya-Rabbim, cık.. cık.. cık!
get len şurdan, münafık
bir ay sonra tekrar varmışsa;
“-bre ğidi çay yetişdirin Hacı Amcanıza”
"-hacım hu sepedi boşaldivirin”
“-Allah senden iyrazi ossun
………..”
“-bi de şu bizim hesap"
basmacı ağzına dıkmış lafı
"-çık!! çık! şurdan derhal
bi daha da gelme!
yüzümü göremezsin vallahi! Billahi
üçden-dokuza şert osun
hakkımı heylal etmen..
iki c(ih)anda
ya hu! el bana ne demez len
bizim dostluğumuz paraynan mı
sen beni, bu fukara kul
hecaz arkadaşını taniyememişsin herhal
bizim dosluğumuz bazara gadar deel
mezara gadardır evel-Allah!!!..
biz seninen bu fani dünyada arkedeş
gerçek dünyada gonşu olcez inşallah
onun uçu a(ğ)zından çıkanı kula(ğı)n duysun
kulanı eyi aş(ç),
sen ne demeğisteyon vetandaş
üş guruşa tenezzül eden
münezzehtir
ha-şaaa, sümma(ha)aaşşşaaa!
hu senin bana yaptığın cayiz[15] midir hacı ağğa
ürüsva[16] mı edecen beni elaleme
get şurdan gardaşım yaa erezil etdin[17] bee
Allah indinde hesabını sorarın vallah
senin yapdığın maazallah
garacahillig değil de nedir
işallahu Teala günah sayılmaz
yövmül gıyamete gadak ezap duyarın ma’az Allah”
her gittiğindeki gibi
altı ay sonra gene elinde sepedine
köyde ne yetişiyosa o günün behrinde
hacı basmacının huzuruna vardığında
gene aynı teraneler
gelsin çaylar, gitsin kahveler
hal-hatır.. muhabbetler
Halil Ağa “-bismillah” deyip çayını
bile karıştırmadan daha
bu defa işi halletmeye kararlı
“-Hacım” demiş ama..
…
ters ters bakmış,
hitdetle gaşlarını çatmış gene Hacı Basmacı
beklemiş..
sesini yükseltmemiş..
yumuşacık
“-ne ulen münafık..
ulen ne lafdan anlamaz ahretliksin sen yahu he..
de bakalım ne!”
"-Hacım ölüm olur, zulüm olur
hesabı görüp helallaşalım"
dediğinde
"-gapımızı çaldın, eyvallah,
bereket yağdırdın
Rabbil Alemin’de senin ömrüne bereket yağdırsın
İnşa-Allah
İnşaalla-u Teala her iki dünyan da nura gark olasın”
“-sen de İnşallah hacım
inan bu hesap beni huzursuz ediyoru
hazır kimse yoğukana..ha”
“-eyi madem
pekey.. madem ısrar ettin..
gel bakalım da!
len sanada mı hesap dutacaz,
göynünden ne goparsa
hunu müynasip gördüm,
göynümden bu gopdu de
eyvallah”
“-…”
Allah cezanı galdırsın
get!.... benden yannı
gatın gatın[18] helal-hoş ossun."
Halil Ağa geldiğine pişman,
o(ğ)lanı everdiğine de(ğ)el emme
urba uçu Yalavaca geldiğine bin pişman
neytse nafile
Sücüllü’nün yolunu dutmuş her seferinde
bir üç beş
n(ih)ayet iki sene sonura
Halil Ağa kapıyı çalıp,
"hacım hesabı görmeden töbossun getmen
mahçup oluyon valla yauv
uykularım gaçıyo"
der demez,
bizim basmacının canına tak etmiş
"-ne!
sen hesap mı deyon”
“-..”
“-....”
“-gel görelim hacım
…
gel otur..”
..
“-gel bakalım hacım höyle annacıma
bakalım-bakalım bizim kara kaplıya"
açmış -eski yazılı[19]-
kara kaplı defterin sayfalarını
"-Bismillahirrahmanirrahiym!"
"-ahret gardaşım hacım"
böğün dünya yarın ahret
böğün mübarek gün cüm!a
gelelim senin urba[20] hesabına
gara gaplının ak sayfasına
eveeet………,
evvet !!
Sücüğüllülü gadim[21] dosd
Haci Halil Ağ!ğa!"
cem'an
"-binüçyus liyra!"
benyinden ataş fışkırmış senin Halil Ağanın
"-ne!" demiş
"-hacım neyttin sen Allah-lillah aşkına
ben üç yüz bile yoktur deyodum"
"-aldığımız bi düğünlük urba"
Yalavaşlı, Hacı Basmacı
hiddetle çatmış gaşlarını
eğmiş çehresini
bir müddet beklemiş
ne nefes alınmış,
ne renk verilmiş
"-Haci Efendiiiii" demiş
beklemiş,
“-…”
beklemiş
tekrar
"-Hac(i) Efendi" demiş,
………
"-biz seninen peygamber bazarlığı[22] etdik."
“-..”
"-düğün ediyon,
durumun sıkışıktır dedik
dile goley bş hakkın ikki sene de bekledik,
…
onuna-bununa selam göndermedik
bi günden bi ğüne
gapını de(v)şirmedik
yolunu çevirmedik
"hacı bizim hesap" demedik."
“-..”
"-o ğün deviz şu fiyetti
böğün bu fiyet
habarın var mı senin ektisattan
bu çark nassı dönüyo zannediyon
e(n)flasyon va(r), memlikette eflasyon."
"-eh! artık bizim de canımıza yetti
sen de birez mer(ha)emetli ol,
ee… idaret et gari
zaten işle(r) kesat, sana göre işler ayna
çal-çal oyna
senin umurunda mı basmacı hacı ağa
boninin[23] mühleti[24] geşmiş, ona keza
başga ödemelerimiz de vaa
canım burnuma ğeldi vallaha
yete(r) gari yau Allan aşgına"
“…………….”
“-bu ğadar da olmaz gayri ya”
………
"-bak arkıdeş
burası bi tecarethana
öde!”
“-…”
“-öde, değilse icra galdırıyın valla
heciz endiriyin hem valla hem billa
me(v)zu tecaret oldumuydu
plensipimden şaşman
benim annayışım bu
feriştahımış annaman
bobamı bile diğnemen Hacı Ağğa"
Halil Ağa, düşünmüş,
"-senet yok, sepet yok desem
Allah mafaza, harcandı geyildi,
aldıklarımı iade etsem
aradan bunca zaman geçti eskidi”
hacı arkadaşı gene bunu
bağrından itmemiş
fayız gomuş emme borcunu
heş değilse taksitlendirivimiş"
de!
de(ye)cen senin Bıkkanın Halil
namı diğer Hacı Halil Ağa
tö(v)be gadim dost Hacı Halil Ağğa
böyle düğün edivimiş
hacı arkadaşı basmacının sayasında!
“-gari hinci
Allah!
duşmanıma dahi böyle basmacı
üsdelikde Yalavaşlı,
hemi de hacı arkadaşı
böylesi dost hele hele gadim dost
vermesin”
deye dova ederimiş
Terziler Ovasından yedi dönüm yer satmış
taksitden filan vazgeçmiş,
hesabı gapatmış.
“-vahtıyla bi dönüm yer satsam
oynaya galgıya düğün ederdim” derimiş
ne bi da(h)a hacı arkadaşının yanına ğetmiş
ne de bi daha o sokakdan, geşmiş
ne de hacı da olsa basmacılara etibar etmiş
[1] havut otu: hasır, hasır otu
[2] Hicaz: Müslümanların Hac bölgesi
[3] basma: pamuklu bez, basmacı:manifaturacı
[4] devrisi yıl : ertedi yıl devreden yıl.. müteakip yıl
[5] dastar: Sücüllü’ye özgü beyaz pamuklu dokuma baş örtüsü, çember
° şampuan
[6] meşrupa / maşrapa: kulplu tas, su tası
[7] cukcuk: sürahi (su boşaltırken cukcuk diye ses çıkardığından olmalı
[8] Gelingız / gelinkız : gelin olacak ya da yeni gelin olmuş kişinin nişanlısı ya da eşinin ana-babasına göre adı
[9] velfecir: göz, (kurnazlıkla) ışıl ışıl parlayan göz
[10] fistan: kadınların (omuzdan ayağa kadar uzunlukta) giydiği tek parça basma entari
[11] önecek/önlük: belden aşağı önü kapatan(60x90) düz çizgi işlemeli dokuma
[12] diğne : dinle
[13] yeğnicek:hafiflik,düşük iş
[14] diğne: dinle, kulak ver
[15] caiz(Arapça): uygun, münasip, yerinde, geçerli sayılan
[16] rüsva: toplumda ayıplanmış, rezil olmuş kimse
[17] erezil etmek / irezil etmek: acınacak hale getirmek, rezil etmek
[18] katın katın: kat-kat, katbe kat fazlasıyla
[19] eski yazı: Arap harfleri
[20] burada urba;düğün için alınan elbiseleri ifade eder
[21] Kadim: çok eski, ezelden beri
[22] Peygamber pazarlığında taraflar karşı tarafın teklifini kabul eder, bir itimat söz konusudur
[23] boni / bono : senet
[24] mühlet / müddet : vade