“Havada!
Havvy metal kokusu var,
Durduramaz kimse ahlak
Denilen zat-ı muhteremi
Bu gökkubbede…”
Yüreğe kanat germiş
Eminönü kuşlarının son imtihanı
Martılardan koparmak var gariban
İşi balık ekmek ziyafeti…
Alt geçitte tirbişonu bozuk evsizler
Güneşin bitlerini ayıklıyorlar
Jilet girmemiş orman yüzlerinde
Falcı şopar kadınların dilinde
Hayat eksenleri kayıyor…
Düşünmesi bile kötü;
Taksimde mimiklerinde umut işli
Sokak çalgıcısının meteliğe yelken
Sanatı…
Ve…
Elleri muhkem bir kadın
Galatasarayda kayıp bedeninin
Silüetini siliyor kader yazgısına
Sonra!
Aşk çenesi düşmüş bir pandomim
İşçisinin gözlerinde beliriyor
Haritası bozuk bir toplumun
İç açılarına ayrılıyor hayat…
Eskiden;
Nihavent şarkılar yüzdürürdü
Dede Efendi eşliğinde sazendeler
Sadabad kayığından Göksuya…
Besleme yazgıların son durakları
Oğul ve kıza muhkem gidişlerin
Kaybolmuş bir nesline bu sitem
“Başağa durmuş yazgıların alınterinde
Islanan insanlık…”
Artık acılarda eskisi gibi değil
Derin izleri yok yürekte
Taşa kesmiş bakışların
Çırpışında sıyrılıyor
Alın çizgileri…
Bugün şiirlerim alabora olmasın diye çırpınıyorum
Dilsiz yazgılarınızda Sadabada inerken şarkılar…