Ankara’da üniversite öğrencisiydim 1980-84 arasında bir tarih ama net anımsamıyorum, ya bayram tatili ya da okular kapanmış idi. Tandoğan’da yurtta kalıyordum eski otogara yürüme mesafesi on onbeş dakika uzaklıktaydım, elim kolum dolu kan ter içerisinde otobüsün kalkmasına beş on dakika kala ancak yetişebildim. Karnım nasıl aç anlatamam, tam bizim peronun önünde yedi sekiz yaşlarında simit satan bir çocuk vardı, bazı arkadaşlarımız bilebilir Ankara’nın simidinin de tadına doyum olmaz, hoş zaten alternatifim yok, bugünün parasıyla en fazla yirmi lira gibi bir miktar var üzerimde, öğrenci adamız sonuçta. Bir ya da iki tane yanığından simit aldım ama çocuk parayı bozamadı, öyle açım ki daha cebimden parayı çıkartmadan simitlerden birinin dörtte birini götürmüştüm zaten. Otobüsün kalkmasına da belki iki üç dakika var, az ötede gazete satan bir büfe vardı, hemen topukladım bir şeyler aldım aynı şekilde koşarak geri geldim ki simitçi çocuk yok ortada. Oysa bir dakika sürdü, en fazla bir buçuk dakika. Otobüs kalktı kalkacak, Allahım ya kafayı yiyeceğim, tabir-i caiz ise deli danalar gibi koşuşturuyorum sağa sola, yok yok yok. Yer yarıldı çocuk içine girdi. Bulamadım… Bindim otobüse içim nasıl acıyor, nasıl acıyor anlatamam, yaklaşık otuz küsür sene olmuştur aklıma geldikçe hep içim parçalanır. O çocuğun masum yüzü, bakışları halen gün gibi gözümün önünde.

 

Bildiğim, anımsadığım başkaca hiçbir anım yoktur ki kul hakkı yemek gibi tanımlansın, tabii nihai olarak Rabbimin tasarrufudur. Mizacım itibariyle zaten ziyadesiyle duygusal bir insanım, hele çocuklara bayılırım, Rabbim bağışlarsa üçü kız ikisi oğlan beş evladım var, adressiz ve sorgusuz iyilik yapmayı her daim kendime şiar edinmişimdir, gücümün yettiğince karınca kararınca. Ama hiçbir şey bana o oğlan çocuğunun bakışlarını unutturamadı ve bu kul hakkı ile bir gün Hakkın rahmetine kavuşacağım. Nasıl hesap vereceğim hiç bilmiyorum, halen yüreğim acır, bedelini ödeyip huzura kavuşmayı öyle bekliyorum ki.. Rabbim kimseyi böyle bir sınav ile test etmesin.. keşke ısırmasaydım simidi, keşke molaya kadar bekleseydim, keşke daha hızlı koşsaydım, keşke..keşke…keşkeler bitmiyor.

 

Konuyu egzajere ettiğimi düşünebilir bir ihtimal okuyan, elbet ak kaşık değilim, nice günahlarım hatalarım olmuştur hayatım boyunca, ama bu çok çok başka bir konu.

 

Saygılarımla

Mehmet Çağatay ÜNLÜTÜRK

( Kul Hakkı başlıklı yazı MCU :) tarafından 9.07.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu