Kendimle yürüyorum korku koridorunda
Işıksız gözlerimde batmak üzere zaman
Bu çekilmez eziyet bilmem neyin uğrunda
Umutsuzluk büyürken yüreğimde kocaman
Çığlığım çıkar göğe aman eyler el aman!
Boyanırken umudum gece renkli siyaha
Batarım yalnızlığa hüzün yüzümde
peçem
Erişmek mümkün müdür doğacak bir sabaha
Adalet kürsüsünde boş sayıldı dilekçem
Betonları eziyor volta attıkça ökçem.
Şakağımı ıslatan elem kokan taneler
Yankılanır nefesim her yer kızıl kıyamet
Ahımla yanar tüter dost sandığım
haneler
Çöker bu cehennemde cinnet üstüne cinnet
Ama yıkılmam asla derim kendime “Sabret!”
Yıldızlardan taç yapıp bu çileli başıma
Yalancıyı bırakıp rüzgâra mı küseyim?
Ayın nurunu alıp katayım mı aşıma?
Doldurup bir kâseye hançerlerle keseyim
Onu kafese koyup yoksa ben mi eseyim?
Bir zamanlar üstünü örterken cümlelerin
Huzurla işlenirdi önümde yedi âlem
Adını duymamıştım elemin ve kederin
Kırıldın mı elimde durma susma yaz kalem
Karala hataları tükensin artık çilem.
Afet İnce Kırat