…O bilmediğimiz otel odasının içine sıkışan hatıralar, günümüzün gecesinde aklımıza düşmüş ve zamanı alıp götüren telaşlar, septikliğimize vermiş ruhumuzu…
…Melankoliye bağlanan sözler sadece birbirimizin olduğu vakitleri hatırlayıp gözyaşlarımızı şöyle bir süzmüş…
Sormuş sana, bana ve zamana…
Geride uyduruk telaşlarımız dışında ne kaldı?
Biz birilerinden kaçalım derken; anlamadan kaçtık birbirimizden…
Dağlara tepelere çıkıp, ondan bundan gizli yaşarken sevgimizi; gözlerimizin içindeki, uyumlu ve derin bakışlarımızla anlamadan üşüttük birbirimizi…
Sonsuzluğum en ütopik telaşlarının içinde, özleyip dururken birbirimizi, birbirimize hasret düşen özlemimizle yıkadık tenimizi…
Ve biz:
Su niyetine kullanıp gözyaşlarımızı arındırdık kirli paslı sansasyonlarımızı…
Her şeyi yaptık yapması ile ama…
Bir tek “bir” olmayı beceremedik.
Yetim bıraktık aşkımızı…