SANKİ MAYINA BASTIM
Ufuğuma saplanan bir çift alevli gözün
Yarasıyla bağrını kanatmışım bir ömrün
Kılıçtan dikeniyle yaralanıp bir gülün
Miladın yüreğine kanımla aşkı yazdım
Daha yola çıkarken kendime mezar kazdım.
İlk bakışta ürperti kuşatmıştı içimi
Birden firara kalktı zamanların biçimi
O gün bugündür inan kalp akılın yetimi
Gül yüzüne bakınca sanki mayına bastım
Ve göz göze gelince ruhu urgana astım.
Biliyordum bu yolu sonu hep ayrılıktı
Damarımda akan kan dünden daha ılıktı
Yürekteki bülbülün şarkısı hıçkırıktı
Yarı yanık bir sazda hasret türküsü çaldım
Demir eriten koru birden ağzıma aldım.
Çığlımı usulca sardım mavi sukuta
Başım birden denk oldu göklerdeki buluta
Hayalinin elinden bir ömür tuta tuta
Dizlerim titreyerek düşümde sana vardım
Konuşmadın benimle sanki bir canavardım.
Oysa sana kafdağı getirmişti bu yürek
Sonsuzdu cesareti bir tek karşında ürkek
Sabır denen yayıma gülden bir ok gererek
Aynalarda kendime eşsiz bir hınçla attım
Her defa hiç sekmeden kendi göğsüme battım.
Ve yıllarca aradım bu yitik bende beni
Aradıkça keşfettim bütün zerremde seni
Gün ve saat tükendi yaşadım saniyeni
Okyanuslar içinde savrulan tahta saldım
Bir girdabın gizinde bir ömür mahsur kaldım.
Yüceldikçe yüceldi hasret denilen yokuş
Yokuşlarda yaralı,kanadı kırık bir kuş
Bir ömür beklemeden tebessüm ve dokunuş
Yangınının içinde külü ve koru tarttım
Ömür denen çarpımdan sadece bir gül arttım.
Şimdi omuzlarımda,o gül ki tüm rütbemdir
Sonsuzluktan verilen en soylu hediyemdir
İstersen al kılıcı şimdi başımı indir
Bir ömürde bin kere yazıldı mezar taşım
Bırakta sevda için kopsun sevdalı başım.