1
“Biliyorum seninde için acıdı
Kuyruğuna teneke bağlanıp
Suratına güldüğünde çocuklar
Oysaki benim içim hep buruk
Bir akide gülüşünde
Yalnızlığım…”
Dizgin yolcularıyız
Ayaklarımızda
Papatyadan
Nalınlar…
Hani!
Ötekileştirilmiş bir ruhun
Durgun bayatlamaları gibi
Yol bekler gözlerimiz/ki
Gelecek kardan gülüşlere
Masum çığlıklarda kaybolur
Yüz aralıklarımız…
Ve bu birikinti;
Meşin bir yuvarlağa endeksli
Çılgın olmasa/da istekler
Bir yanı ağır basar çocukluğun
Düş tarlalarında…
Gökyüzü gülüşlü tanrılar
Hiç takıldı/mı yüreğinize
Bir çocuğun dilsiz kamburları
Ve alına götürülen sıcak bir el
Yumuşaklığında yelkenler fora
Yastık aralarına gizlenmiş
Yeni bir elbisenin sıcaklığı
Minicik bedenlerde ütülenir
Aynasız gülüşler…
Ve…
Heybede kırkikindi zamanları
Böylemiydi bayram sabahları
Turşu suratların gizinde
Zoraki aralanan avuçlar
Dilsiz…
Son boyalı sözlerin
Endamında zaman
Gülmeyecek biliyorum
Heybemde eriyen akideler