Yalnızlığıma bahşet sensizliğimi
Anlat ona olmayacağını
Yüreğimi ateşe vermesinden
korkuyorum
Bu sefer sen konuş
Beni dinlemiyor
İyisi mi
Bana bir lütuf eyle güzel sözlerinden
Nasibimi almalıyım, tel tel dizilmiş kirpiklerinden
Besmeleyi çek ey Efulim
Dokun bana,
Dudağımda bitsin aşkın ızdırabı
Buluşursa dudaklarımız,
Affedebilirim ayrılığı
Ve ben ağlarım yine,
Yağmur sanırsın sen,
Kalbin daha da hızlı çarpar
Aşk şehvetinden.
Ve seninleyken de
Yağmurlar dökülür gözlerimden
evet
Yakamozların adını duyduğumdan
bu yana
Yokluğumun meşrubatı oldu geceler
Karanlığın rengini hiç söylememişlerdi bana
Bırakacağını bilseydim,
Salar mıydım gözlerimi yüreğine?
Martıların özgürlüğünde beraberdik
Vapurların peşi sıra
koşuyorduk
Gökyüzünün adıydı Sadabad
Aşktan uçuyorduk
Şarkımızı dalgalar söylüyordu
Ayrıl(d)ık şimdi…
Sefil kalmış bir Afrika şehri
O denli bıraktık birbirimizi
Sefil kaldık ayrılıktan
Sevgiden yoksun
Ismarlama aşkımızın,
Keskin vedalarında terk ettik
kendimizi
Vapurlar yoktu artık
Denizler kurudu
Martılar öldü
Ayrılık seferinin daimi yolcularıydık
Yakamozları yerleştirdim yine
başucuma
Sahil kenarı duygularımın adını sayıkladım mısralarımda
Yeni bir ayrılık yarattık bizden
Adı, uçurumdu gözlerinin
Bir düştüm ki yüreğine
Zindanlar dolusu acı
Güneş vurmaz asla
Kirpiklerin parmaklık olmuş odama
Duy efulim duy beni
Kulak ver sevgime
Sen yoksan sevmelerim
noksaann
Bitiğim ben
Yalnızım ben
Duy efulim
Sükûtumun sesi bu
Kalbimi
Vuslata ve
Yar’a(ya) kapattım.
Lakin
"Ayrılıklar secde edebilirdi
Bir kere alnıma değseydi yüzün"
Meçhul artık…
Eder miyim bir daha sana
Ayrılığımdan sonra kıyam?
Ey nimet
Ey aşk
Ey ızdırap
Ey ihanet
Ey sersefil eden dev
Ey yalnızlığımın Hint kumaşı
Ey başımın bin bir türlü aşk yarası
Acımın yarabandı
Ey şehvetimin yorgun vuslatı
Ey Efulim
Demiştin
de inanmamıştım.
Aşk yorar insanı
Biraz da kırar...
En çok da beni yordu aşkın
Kırdı sonra ince ince...
"Her gelen bir parça çalıyor benden. Yarım kalanlara rağmen...."
Kaç fatura kesildi ki ayrılığa?
Son ödeme tarihini hep unuttuk.
Borcumuz ne kadardı ki?
Yüklü yüklü geliyordu acılar?
Sahi kaç paraydı aşklar?
Fakirler de ayrılık yaşar mıydı?
Gökçe ÜSTÜNDAĞ - Ağustos 2012