DÜŞME
Gel gönül bu yola koyma
başını
Yanmış yıkılmışa yorarlar
bizi
İbreti ademden dünya
işini
Denk edip dağlara sararlar
bizi
Dört kapı içinde kırka
açılır
Meydana kainat sırrı saçılır
Anadan babadan serden
geçilir
Bir garip kul diye sorarlar
bizi
Bir Pazar kurulur inciden
lal den
Alırsan rızadan lezetti bal
dan
Derdin deryasıdır ince bir
hal dan
Toz edip un diye elerler
bizi
Sualler sorulur sırlar
aşikar
Doldurur sakiler sunulur
ikrar
Kuru çaydan beri ummana
kadar
Balığın karnından yolarlar
bizi
Sorki kaça imiş cahilin
narğı
Bağlasan bent ile su tutmaz
arğı
Merhemsiz tabipten sarılmaz
sarğı
Makasla neşterle delerler
bizi
Tek kazanda pişer dert ile
derman
Müşkil yar olursa yandın
elaman
Sen seni yorarsın biterken zaman
Bir yırtık davula gereler
bizi
İnkar ile varsam desem
sözümü
Ar ın yunağından yusam
yüzümü
Açsam bedestanda satsam
özümü
Tükürür utanmaz söverler
bizi
Gezerim dünyayı nedir
telaşım
Velhasılı belalarda bu başım
Ecel bekçi felek ile
gardaşım
Doğmadan sıraya yazarlar
bizi
Fehmeyle ey gönül
söylemedimmi
Hu deyip hak için çağlamadımmı
Aşk ile mürşide
bağlanmadınmı
Sorgusuz sualsız kovarlar
bizi
Meyvesi olurmu meyvesiz
bağın
Eksilirmi kar ı dumanlı
dağın
Ahmet der yazılmaz dertleri
yığın
Yazsam tefe koyar döverler
bizi
AHMET BOGÜN
GEBZE
18 EYLÜL 2012