“Ucuz seslenişlerin son çağrısı bu!
Dal kırmadan bir gönül eğlenir mi?”
Ölmekte lazım!
Ama öyle sinerek değil;
Gölgelerin son nakaratına kadar
Kuru ayazların sıcaklığında yitmek
Tüm boşluklar çamurla sıvanmaz
Boğulurken bir balığın süzgeçleri
Uçarken kuşların sesinde zaman
Eteklerine dolmalı recm taşı
Sonra kırmızı güle nakarat
Öperek başlamalı gün diyetleri
Tüm kötü niyetlerin kalbine
Soldan çekilmiş bir kadının
Boşluğunda yükseliyor eri
Ve çivi duruşunda bir oğlan
Karıncalara dokunmadan
Üveyik sancısında elleri
Sızılı limon çiçeğinin gölgesinde
Potinlerinde mayasıl nöbetler
Sigarasında baruttan bitişler
Sevgi neyin nesi bilinmez
Lavanta kokan anne yastıkları
Beklemenin uysallığında yüzü
Işığında yol gösteren fenerler
Bitmeli bu savaş ve kavuşmalı
Tüm kınalı yapıncaklar…
Beklemede…
Diline sus ekleyen kadın
Omuzlarında kağnı izleri
Bir şey söyler gibi bakışları
Nazenin geçişlerde dağlara
Şimdi direngen başaklara
Yüz sürme saati…
Karanfili ısıtmak saçlarından
Gül basmak yaralı ceketlerin
Son düğmeli iliklerine…
O yüzden!
Tüm boşluklar acı yüklü
Kavuşamaz bulutların gizinde
Anatomik çağrışımlardan besleniyor
Adına dünya denen çok boyutlu resim
Son röntgenimi çek anatomik boşluğumun
Savaşmadan sevişilmez…