“Bugün;

Gönül kapılarının tapusu

Yaban ellere düştü…”

 

Niyetsiz vurdumduymazlık

Bakışlarına saksağan oturmuş

Gülüşler…

 

Nadir ömrün serveti

Kıymetsiz nazlarda telef

Sevmek doğurgan bir esvabı

Gebe bırakmak/mı?

Alnı öpülesi alnını sürtmek

Kefir taşlarına…

 

Telde saygı düğümü

Dili çiçekli kuşlardır

Durmadan şakıyan

Sabit zaman tökezlemeleri

Suçlarını üstlenmiş kadınlar

Siyah kanaviçe peçeler giymiş

 

Ayaz olmuş bir başın

Altında yürür bacaklar

Semirilen körpe beden

Ve kahırlardır dilsiz

Sönük mumun sıcağında

Kâinat gizlidir…

 

“Süzek olmuş kırk düğümdür hayat

Çözüldükçe dolanır dolandıkça sonlanır…”

 

Mabedine sığıntı yazlar besler

Kışa dönük yüzlerinde kimsesiz

 

Sıcak söğüt dalgaları

Bende varım demenin azmi

Biliyorum bir gün

Kıt kanaat yüreğimize

Pamuk şekeri bulutlardan

Avuçlarca dökülecek…

 

Biliyorum;

Acze düşmüş gülüşler

Her gün seyri sefada

Umut diken olsa/da

Batsa yüreğime…

 

Şimdi telekleri düğümlü kuşlara son duam

Kaldırın başlarınızı can dolu mersininden

 

Uçmaya özenin…

 

( Telek Düğümü başlıklı yazı prens tarafından 6.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.