onkasımikibinonbir
nazm
(mefâ‘ilun fe‘ilâtun mefâ‘ilun fe‘ilun)
şu dolmabahçe –bilirsin- sarây-ı meşhûrun
yerinde yeller eser şimdi, şânlı ma‘mûrun.
dokuz sıfır beşi buldukça her kasım on’da,
beşiktaş’ın bir ucundan bütün cihâna kadar…
düşün o ânı, dokuz yüz otuz sekiz yılını!
zamân durur; bütün eşyâ, bütün mekâna kadar
ne varsa hepsi durur; ân durur; zamân durur.
*
o his nasıl, bilemezsin; o devri bilmezsin,
o devri sen bilemezsin –ki biz de bilmiyoruz.
o devri bilmiyoruz; amma hak nedir, biliriz.
*
hüzünlüyüz; hele sen bayrağım… -ki gülmezsin.
kederliyiz; hele bizler… huzûr ne, bilmiyoruz.
ve yastayız; ama izniyle rabb’imin, güleriz.
*
o’nun anıldığı her yerde şol cihân durur,
dokuz sıfır beşi buldukça her kasım on’da.
düşün o ânı, dokuz yüz otuz sekiz yılını!
*
yazık… yazık ki yürek dağlıyor bu perşenbe.
bu pek büyük bi’ yalandır: hayât toz penbe.
bu pek büyük acımızdan, yazık ki, renk körüyüz.
yazık ki; bir de çobansız, yetîm bir sürüyüz.
“nedir bu derd?” sorarlar. “nedir acın bu, senin?”
“benim acım” diye bir şey de yok. bu, milletimin.
-ki bir zamân cihânın, değiştiren yönünü;
ve bir ulus yaratan; sonradan, açan önünü;
reformcu, halkçı, cumhûriyetçi, devletçi,
‘azîz bir ata kaybetti milletim. ne yazık!
kabûl edin: hepimizden de fazla milletçi
‘ilimci, başkomutan, rasyonel siyâsetçi.-
-hayâttan da meded yok. hayât… kendi kazık.
ki kendi belli eder yâ; ne denli bir “etçi”.-
*
hayâtta mürşidimiz hep ‘ilimdir, elbet ki.
o’nun ‘ilim dolu devrimleriyle aydın olur
bu memleket, bu karanlık içinde memleketim.
*
bu memleket, bu karanlık içinde memleketim
o’nun barış dolu devrimleriyle aydın olur
-bıraktı bizde o devrimlerin, büyük etki.
*
emânet etti güzel yurdu, kutlu önderimiz.
vatan için savaşır durmadan, ki ‘askerimiz;
o’nun savaştığı, hurriyyetin yolunda mudâm.
izindeyiz ata’mın. durma, inkılâba devâm!