Aşk...Lügatımızdaki  ebatına rağmen  gördüğümüz  adetlere  vesile...Beni  benden geçirerek  mecnunvari  hale  büründüren divanelik...Damlanın deryada yok oluşu.Ab_ı hayatı  bulmada ki iksir...
       
           Aşk  adına  ne söylense  eksik,ne  yazılsa  yarımdır...Dil  lal  olur  onu  anlatmada ,kalem  put  kesilir..Zira aşk  kökü  ezele dayanan  ebediyet  erzağıdır...Bülbül  gülü  kendi  rengine  boyamakla  anlatmış  aşkını,pervane ışığa  serini  vererek.Ferhat  dağları  delerek,Mecnunsa çölleri  mesken edinerek...Mansur  her  zerresi  Enel_Hak  diyerek yükselmiştir  aşkla  aşkı  yaradana.Öncekiler  öncesiz duyguyu  böyle  yaşamışlar,bu  şekilde  bendelerinden  geçmişlerdi.Ya  bizler,biz zamaneler  nasıl  yaşıyoruz AŞKI?..."Ben" i  lügatlerimizden  silip "Biz"li  cümleler  kurabiliyor muyuz?Yoksa,yoksa  onu da  mımodernitenin kalıpları  arasına  sıkıştırıp  sıradanlaştırdık,bayağılaştırdık birçok  şey  gibi?Evet  dost...Kalıp  halinde  kaldığımız  günden beridir  ki  sürgün  ettik  aşkı  Kaf  dağına..."Mış"lı  yaşantıların  içine attık  onu.Ve o  "Mış"lı yaşantılardan AŞK demetleri  devşirip  hamasi nutuklarla  AŞK'ın süvariliğine soyunduk.Gönül  heybemizdeki  ebediyet  erzağını  yitirdik  dost..Heybemiz dünyalık  ve  anlık  lezzetlerle  dolar  oldu.Ruhtan  soyutlanmış cümleler var  şimdi  dilimizde,söylemlerimizse iskeletten ibaret..Temelden  AŞK taşını çekerek tepetaklak ettik   ruh  inşamızı,tarumar  ettik  gönül  evlerimizi.AŞK ın yerine  oturtmaya çalıştığımız   şeyler  hep  yarım,hep  küçük hep"Ben  buraya  layık  değilim  asla."dercesineydi.Biz  AŞK incisini  haramice  yaşantıya  tercih  ettik...Gözyaşından  korktuk  dost,acıdan  kaçtık...Ab_ı  hayat  sunan   acılara  sırt   çevirip avuçlarımızdaki  inciyi  saçtık etrafa..Ve...Ve  şimdi  ne  dağlara  ne  de  çöllere  uğrayan  var.Kolaylık hayat  şiarımız  oldu.Dedim ya  dost  Alaaddin'in lambasından  çıkıp  olmazları  olduran aşk zor  zanaat.Biz  zamanelerin harcı  değil.Herşeyden önce  Alaaddin olmak  gerek,yanmak  gerek  ezberleri bozabilmek  için..
 
         Şimdi aşksız gönüllerde  baykuşlar ötmekte..Bülbüller  suspus, güller soluk...Her  taraf  aşksızlık  perişanlığında,AŞK sessizliğinde..Bu  sessizlikte ötelerden gelen  bir ses  teğet  geçiyor  kulaklarımızdan:
       
         Cananı  canı  için seven   canını sever
         Cananı  için  canın seven cananın  sever...
 
 
 
( Gül İle Bülbülün Emaneti başlıklı yazı __ARAF__ tarafından 19.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu