.
Yokuş çıkmaktan yoruldum,
bu sabah kainatı durdurdum.
Menekşe, toprağına uyandı,
Doğrulup, hakikate eğilme zamanı.
Kulağımda kör şeytanın cezbedar fısıltısı,
Gönülde, tövbe ettiren kadim bir sızı.
Uyan Ali Osman!
Uyan!
Uyanamazsan, cümle rahmanilerin kalkanı kırılır;
Yemen’den yola çıkan,
Misk kervanları, savunmasız kalır…
Adına açılan çığır bir yana,
Şeyhi asılan dergahımda, Elif’in sufileri,
Namlunun ucunda yargılanır.
Ki senin hicretin, gül şehrineydi.
Yani,
Helak olmuş kavimlerin, iz bıraktığı,
Münafıkların, mühür bastığı şatolardan,
Göğe yükselen seferilerin, gözbebeğineydi.
Ki senin hicretin,gül şehrineydi.
Uyan Ali Osman,
Uyanamazsan, düşülesi çöllere zelzele iner,
Mimli dudaklara, Kerbela’nın sisi çöker.
*
Beni boşver de...
Yeşil gözlerine, hasım belleğin kimdi?
Neydi,yeriğime musallat ettiğin kahır?
Neyse….
Beni boşver de
Her gece semazenlik yapan kelebekler ,
“ikra” buyruğuyla uyanır, terk ettiğin ayetlere.
Sakın onları küçümseme…
Sakın…
*
Uyan Ali Osman!
Uyan sevdiğim…
Uyur kalırsan, koynundaki Medusa uyanır.
Gül kokan tenine, akrepler sıvanır.
Bak! ne güzel açmış gerdanını fecir,
Ne güzel akıyor minaredeki nehir…
Güneş, birazdan çalacak kapımızı,
Kalk hadi...
Omuzla mezar taşımızı…
***
Ben, kalbine fetihler okurken her sabah,
Kaderin amentüsü oldu gelinliğim.
Yaşlandığın meyhaneler, çökünce saçlarıma,
Kadehinde sarhoş oldu gençliğim.
Uyan Ali Osman!
Ne olur uyan…!
Bu benim senden son isteğim…
Uyanamazsan,bitecek esaretliğim.
Ki uyanırsan,
Seher, en masum kokusunu sürünüp,
Silecektir dudağındaki, dudak izlerini.
Bak!
Eyyub’un zevrakı su taşıyor avuçlarına,
Bir solukta içiver hepsini;
Tepeden tırnağa arınacaksın…
Kavuşturabilsen kollarını kıyama,
Musab’ın yanında saf tutacaksın.
Uyan Ali Osman!
Uyan !
Menekşeler abdest alıyor ,
Bizi ayıracaklar, uyur kalırsan,
Ne olur uyan!
Şarap saçlı akşamlar değil,
Kabe işlemeli seccadem olsun, dizlerini yoran…
Seslendiren : Deniz UZUNER
.