Ne zaman ki kapında dilenerek el açtım
Sebepsiz sitemlerle vurduğun yetmedi mi?
Aşkın taşlı yolunda varılacak amaçtım
Şüphe içinde şüphe kurduğun yetmedi mi?
Neler geçti içinden soracağın kaldı mı?
Ruhumun çiçekleri sararmadan soldu mu?
Kırıldı cesaretim istediğin oldu mu?
Beni gönül kapından sürdüğün yetmedi mi?
Sesini duyamamak bana çile olmuşken
Bir kelime uğruna aşkımız kaybolmuşken
Yaşamı tutan yanım sararmışken solmuşken
Asılsız ithamlarla kırdığın yetmedi mi?
Ne zamandır bu yürek böyle deli atmadı
Söylenen onca söze hiç kendini katmadı
Her şeyi göze aldı sana bir kez çatmadı
Bunları biliyorken yorduğun yetmedi mi?
Nefessiz bırakılmış adının hüznü gamı
Kesip gitmişsen eğer sımsıcak bir selamı
Bendeki aşk sevdiğim içimin izdihamı
Bu pespaye halimi gördüğün yetmedi mi?
İçimdeki kargaşa sanırsın savaşımdır
Ölüm yahut kurtuluş vaktinde telaşımdır
Bu sana susuşlarım kedimle uğraşımdır
Kalbimi bin parçaya yardığın yetmedi mi?
Âdemin benliğine ördüğün onca duvar
Buhranla savuruyor aklımı diyar diyar
Deşifre ediliyor içimde ne yok ne var
Her geçen an bir daha vurduğun yetmedi mi?
âdem efiloğlu / ahir - fırtına
Not:Acı ile haşroldu yüreğim ne zamadır
Tersine döndü dünya aldıran ben olmadım
Aşk badesi sunmuştun içmesi ne yamandır
O badeyi içmekten asla geri kalmadım.
Dimdik ayakta idim gelme diyene kadar
Hız limitini aştım keder olunca radar
Ömrüme ellerinden bahşiş midir sonbahar
Dökülen yapraklara sardığın yetmedi mi?.... Nefti